halk ~ خلق
Redhouse Sözlüğü - halk ~ خلق maddesi. Sayfa: 861 - Sira: 8
1880 yılı, Redhouse Türkçe İngilizce sözlüğü halk - خلق ingilizce anlamı, خلق - halk osmanlıca ne demek. İngilizce osmanlıca sözlükte خلق - halk kelimesi nasıl geçiyor. halk osmanlıca nasıl yazılır. halk nedir, halk ne demek arapca yazılışı.
خلق means in Ottoman Turkish. What does that mean in the Ottoman language خلق. خلق attoman turkish I mean, خلق What is the meaning of the word, what does it mean in turkish خلق, Ottoman Turkish English Dictionary
خلق ما هي الكلمات الإنجليزية تعني؟ خلق تعني باللغة الإنجليزية. خلق ماذا يعني في اللغة العثمانية. خلق ماذا يعني التركي. العثماني قاموس اللغة الإنكليزية. قاموس اللغة الإنجليزية خلق
خلق چه کلمات انگلیسی چیست؟ خلق به معنای انگلیسی. خلق چه در زبان عثمانی بود. خلق به چه معنی است ترکی. واژه نامه انگلیسی عثمانی. فارسی انگلیسی فرهنگ لغت خلق
halk ~ خلق güncel sözlüklerde anlamı:
HALK ::: Boğaz. * Tıraş etmek.
HALK ::: İnsan topluluğu. İnsanlar. * Yaratmak. İcad. Örneği ve benzeri olmayan bir şeyi yaratmak, ibdâ' eylemek. * Bir şeyi yumuşatıp düzleştirmek. (Bak: İnşa, İbda')(Sivrisineğin gözünü halkeden, güneşi dahi O halketmiştir. M.)(Kâinatı elinde tutamayan, zerreyi halkedemez. M.)(Hem semâvat ve arzı halkeden, semâvat ve arzın meyvesi olan insanın hayat ve memâtından âciz kalır mı? S.)
halak ::: (a. i.) : Paçavra, yıpranmış eski sey.
halak ::: (a. i. halka'nın c.) : halkalar, (bkz. : halakat).
halk ::: (a. i) : 1) yaratma, yaratılma.
halk-ı dü cihan ::: (iki cihanın halkı) : ölülerle diriler. 2) îcat. 3) insanlar. 4) insanlardan bir bölük.
halk ::: (a. i.) : 1) boğaz, (bkz. : hulkum). Hurûf-i halk : leng. boğaz harfleri, [ha, hı, ayn, gayn, ne] gibi. 2) tıraş etme.
hılk ::: (a. i.) : boğaz balgamı.
hulk ::: (a. i. c. : ahlâk) : huy, tabîat.
huluk ::: (a. i.) : huy, tabîat. (bkz. : hulk).
huluk-i azîm ::: Hz. Muhammed (Aleyhisselâm)'in mübarek huyları.
halk ::: insan topluluğu.
halk ::: yaratma.
HALK ::: Allahü teâlâ âyet-i kerîmelerde meâlen buyuruyor ki:
Biz insanı en güzel biçimde halk ettik. (Tîn sûresi: 4)
O (Allahü teâlâ), hanginizin daha güzel amel (ve hareket) edeceğini (hakkınızda) imtihan etmek için ölümü ve hayâtı halk edendir. (Mülk sûresi: 2)
Ey insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkekle bir dişiden halk ettik. Ve birbirinizle tanışmanız için sizi milletlere ve kabîlelere ayırdık... (Hucurât sûresi: 13)
Biz inanıyoruz ki, Allahü teâlâ sonsuz kudret (güç, kuvvet) sâhibidir. Yedi kat yerleri ve gökleri halk etmesi ile bir karıncayı halk etmesi O'na göre aynıdır. Allahü teâlânın halk etmesi mümkün olmayan hiçbir şey yoktur. (Harputlu İshâk Efendi)
Allahü teâlâ her şeyi bir sebeb ile halk etmektedir. Âdet-i İlâhiyyesi böyledir. (Muhammed Hâdimî)
2. Mahluk, yaratılmış, insan topluluğu.
Halkı dara düşürmek, sıkıştırmak ve incitmek haramdır. (İmâm-ı Rabbânî)
Halk ile konuşmalar yumuşak ve tatlı olmalıdır. Hiç kimseye sertlik göstermemelidir. Halka hizmet, zikr (Allahü teâlâyı anmak ile meşgul olmak)den efdâldir (daha fazîletlidir, daha sevaptır). (İmâm-ı Rabbânî)
HALK ::: Allahü teâlâ âyet-i kerîmelerde meâlen buyuruyor ki:
Biz insanı en güzel biçimde halk ettik. (Tîn sûresi: 4)
O (Allahü teâlâ), hanginizin daha güzel amel (ve hareket) edeceğini (hakkınızda) imtihan etmek için ölümü ve hayâtı halk edendir. (Mülk sûresi: 2)
Ey insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkekle bir dişiden halk ettik. Ve birbirinizle tanışmanız için sizi milletlere ve kabîlelere ayırdık... (Hucurât sûresi: 13)
Biz inanıyoruz ki, Allahü teâlâ sonsuz kudret (güç, kuvvet) sâhibidir. Yedi kat yerleri ve gökleri halk etmesi ile bir karıncayı halk etmesi O'na göre aynıdır. Allahü teâlânın halk etmesi mümkün olmayan hiçbir şey yoktur. (Harputlu İshâk Efendi)
Allahü teâlâ her şeyi bir sebeb ile halk etmektedir. Âdet-i İlâhiyyesi böyledir. (Muhammed Hâdimî)
2. Mahluk, yaratılmış, insan topluluğu.
Halkı dara düşürmek, sıkıştırmak ve incitmek haramdır. (İmâm-ı Rabbânî)
Halk ile konuşmalar yumuşak ve tatlı olmalıdır. Hiç kimseye sertlik göstermemelidir. Halka hizmet, zikr (Allahü teâlâyı anmak ile meşgul olmak)den efdâldir (daha fazîletlidir, daha sevaptır). (İmâm-ı Rabbânî)
Halk :::
- Aynı ülkede yaşayan, aynı uyrukta olan insan topluluğu.
- Aynı soydan gelen, ayrı ülkelerin uyruğu olarak yaşayan insan topluluğu.
- Bir ülke içerisinde yaşayan değişik soylardan insan topluluklarının her biri.
- Belli bir bölgede veya çevrede yaşayanların bütünü
Örnek: Bütün köy halkı orada idi. Ö. Seyfettin - Yöneticilere göre bir ülkedeki yurttaşların bütünü, kamu
Örnek: Bilmiyorlar ki halk, halkın diliyle konuşan sanatkârla birliktir. O. V. Kanık - Aydınların dışında kalan topluluk.
- Yaratma.
- Belli bir ülkede yaşayan, kan birliği taşıyan, aynı dili konuşan, benzer yaşama alışkanlıklarını sürdüren, ortak bir tarihi olan insanların oluşturdukları büyük birlik (Halk terimi aynı zamanda; birbirlerinden dil ve köken bakımından ayrı olan, ama ortak bir devlet yönetimiyle birleşmiş bulunan ahali için de kullanılır. Daha geniş anlamda, bir ulusun belli bir çevresi içinde yaşayan bölümü de bu terimle karşılanır: Anadoluhalkı gibi).
halk ::: yaratma , yaratmak , yaratılma , boğaz , insan topluluğu
hulk ::: huy , tabiat
halk ::: boğaz
halk ::: yaratma
halk ::: yaratılma
halk ::: halk
hulk ::: huy
halak ::: (a. i.) Paçavra, yıpranmış eski sey.
halak ::: (a. i. halka'nın c.) halkalar, (bkz. : halakat).
halk ::: (a. i.) 1) boğaz, (bkz. : hulkum). Hurûf-i halk : leng. boğaz harfleri, [ha, hı, ayn, gayn, ne] gibi. 2) tıraş etme.
hılk ::: (a. i.) boğaz balgamı.
hulk ::: (a. i. c. : ahlâk) huy, tabîat.
halk ::: ahali, el, kamu
HALK :::