Çağdaş Sözlük

har ~ خور

Redhouse Sözlüğü - har ~ خور maddesi. Sayfa: 871 - Sira: 36

1880 yılı, Redhouse Türkçe İngilizce sözlüğü har - خور ingilizce anlamı, خور - har osmanlıca ne demek. İngilizce osmanlıca sözlükte خور - har kelimesi nasıl geçiyor. har osmanlıca nasıl yazılır. har nedir, har ne demek arapca yazılışı.

خور means in Ottoman Turkish. What does that mean in the Ottoman language خور. خور attoman turkish I mean, خور What is the meaning of the word, what does it mean in turkish خور, Ottoman Turkish English Dictionary

خور ما هي الكلمات الإنجليزية تعني؟ خور تعني باللغة الإنجليزية. خور ماذا يعني في اللغة العثمانية. خور ماذا يعني التركي. العثماني قاموس اللغة الإنكليزية. قاموس اللغة الإنجليزية خور

خور چه کلمات انگلیسی چیست؟ خور به معنای انگلیسی. خور چه در زبان عثمانی بود. خور به چه معنی است ترکی. واژه نامه انگلیسی عثمانی. فارسی انگلیسی فرهنگ لغت خور

har ~ خور güncel sözlüklerde anlamı:

HaR ::: f. Diken.

HAR ::: (Her) f. Merkep, himar, eşek. * Çay ve havuz diplerinde olan balçık. * Mc: İdraksiz kimse. * Kargaşa.

HAR ::: Yıkılmış, hedmolmuş.

HAR ::: f. Hor, hakir, âdi. Aşağı. (Dinsiz, imansız ve din düşmanı ahlaksızların ve sefihlerin vasıfları.)

har ::: (f. i.) : eşek. (bkz. : himâr, merkeb).

har-ı deşti ::: yaban eşeği.

har-ı Îsâ ::: peygamberin eşeği.

hâr ::: (f. s.) : 1) hor hakir, aşağı, bayağı. 2) yiyici, yiyen. Merdüm-hâr (insan yiyen) : yamyam. Mey-hâr, Meyhâr : içki içen, sarhoş. Şîr-hâr (süt içen) : küçük çocuk. Gam-hâr : kederli, sıkıntılı.

hâr ::: (a. s.) : yıkılmış, (bkz. : mün-hedim).

hor ::: (f. s.) : ehemmiyetsiz, değersiz; bayağı, âdî [kimsei. (bkz. : hâr).

hor ::: (f. i.) : 1) Güneş. 2) ışık, aydınlık, (bkz. : hâr, nûr, ziya).

hor ::: (f. s.) : yiyen, yiyici. Mirâs-hôr : miras yiyen, (bkz. : hâr).

hûr ::: (f. i.) : Güneş, (bkz. : Âf-tâb, Hurşîd, Mihr, Şems). 2) yiyecek, yiyinti, (bkz. : hûrd, hûrdenî).

har ::: diken.

Har :::


  1. "Düşüncesizce ve hesapsızca harcamak, bol bol harcayıp tüketmek" anlamlarındaki har vurup harman savurmak deyiminde geçen bir söz
    Örnek: Akşama kadar Meram bağlarında har vurup harman savuruyordu. A. Gündüz

  2. Sıcak, kızgın, yakıcı.

  3. bk. defne

hâr ::: diken , eşek , adi , aşağılık , yiyen

hâr ::: ‬diken

har ::: ‬eşek

hâr ::: ‬aşağılık

hâr ::: adi

hâr ::: ‬yiyen

hâr ::: (f. s.) 1) hor hakir, aşağı, bayağı. 2) yiyici, yiyen. Merdüm-hâr (insan yiyen) : yamyam. Mey-hâr, Meyhâr : içki içen, sarhoş. Şîr-hâr (süt içen) : küçük çocuk. Gam-hâr : kederli, sıkıntılı.

hâr ::: (a. s.) yıkılmış, (bkz. : mün-hedim).

hor ::: (f. s.) ehemmiyetsiz, değersiz; bayağı, âdî [kimsei. (bkz. : hâr).

hor ::: (f. i.) 1) Güneş. 2) ışık, aydınlık, (bkz. : hâr, nûr, ziya).

hor ::: (f. s.) yiyen, yiyici. Mirâs-hôr : miras yiyen, (bkz. : hâr).

hûr ::: (f. i.) Güneş, (bkz. : Âf-tâb, Hurşîd, Mihr, Şems). 2) yiyecek, yiyinti, (bkz. : hûrd, hûrdenî).

har ::: kızgın, sıcak

HAR :::

f. Hor, hakir, âdi. Aşağı. (Dinsiz, imansız ve din düşmanı ahlaksızların ve sefihlerin vasıfları

HÂR :::

f. Diken

Diğer Osmanlıca Sözlüklerde: