Çağdaş Sözlük

habis ~ حابس

Redhouse Sözlüğü - habis ~ حابس maddesi. Sayfa: 749 - Sira: 5

1880 yılı, Redhouse Türkçe İngilizce sözlüğü habis - حابس ingilizce anlamı, حابس - habis osmanlıca ne demek. İngilizce osmanlıca sözlükte حابس - habis kelimesi nasıl geçiyor. habis osmanlıca nasıl yazılır. habis nedir, habis ne demek arapca yazılışı.

حابس means in Ottoman Turkish. What does that mean in the Ottoman language حابس. حابس attoman turkish I mean, حابس What is the meaning of the word, what does it mean in turkish حابس, Ottoman Turkish English Dictionary

حابس ما هي الكلمات الإنجليزية تعني؟ حابس تعني باللغة الإنجليزية. حابس ماذا يعني في اللغة العثمانية. حابس ماذا يعني التركي. العثماني قاموس اللغة الإنكليزية. قاموس اللغة الإنجليزية حابس

حابس چه کلمات انگلیسی چیست؟ حابس به معنای انگلیسی. حابس چه در زبان عثمانی بود. حابس به چه معنی است ترکی. واژه نامه انگلیسی عثمانی. فارسی انگلیسی فرهنگ لغت حابس

habis ~ حابس güncel sözlüklerde anlamı:

HABiS ::: Bağışlanan şey. Mukabilinde bir ücret istenmeyen şey. Parasız olarak verilen nesne.

HABiS ::: (Hubs. dan) Fesadcı. Hilekâr. Alçak tabiatlı. Kötü. Pis.

HABiS ::: Hapseden. Tutan. Hapishâneye atan.

habîs ::: (a. s.) : parasız olarak verilen, bağışlanan şey.

habis ::: (a. s.) : hapseden, tutan.

habîs ::: (. s. hubs'dan. c. : habe. se. habîsîn. habîsûn. habesâ) : kötü, alçak, pis, soysuz. Ervâh-ı habîse : kötü ruhlar.

habîs ::: pis, kötü.

HABiS ::: Allahü teâlâ âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki:

Ey îmân edenler! (Hak yolunda) infâkı (harcamayı), kazandıklarınızın ve sizin için yerden çıkardığımız (mahsûllerin) en iyisinden yapın. Kendinizin göz yummadan alıcısı olmadığınız pek habîs şeyleri vermeye kalkışmayın... (Bakara sûresi: 267)

İnsanların en kötüsü, habîsliği sebebiyle kendisine ikrâm olunandır. (Hadîs-i şerîf-Ez-Zevâcir)

Boyun eğdirme yâ Rab bir habîse,
Şükr edeyim lütfuna her ne ise.

(Muhammed bin Receb Efendi)

2. Haram.

Allahü teâlâ, âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki:

Yetimlere (babası veya anası ölmüş çocuklara; rüşdüne gelince) mallarını verin. Temizi (helâlı), habîse değişmeyin. Onların mallarını kendi mallarınıza katarak yemeyin. Çünkü bu, muhakkak büyük bir günahtır. (Nisâ sûresi: 2)

Habis :::


  1. Kötü, alçak, soysuz (kimse).

  2. Kötücül (bazı hastalıklar veya urlar)
    Örnek: Bir sinek vardır, sokarsa habis çıban yapar, tedavisi zordur. R. H. Karay

habîs ::: kötü , pis

habis ::: kötü , pis

habîs ::: ‬kötü

habîs ::: pis

habîs ::: (a. s.) parasız olarak verilen, bağışlanan şey.

habis ::: (a. s.) hapseden, tutan.

habîs ::: (. s. hubs'dan. c. : habe. se. habîsîn. habîsûn. habesâ) kötü, alçak, pis, soysuz. Ervâh-ı habîse : kötü ruhlar.

Habis ::: Hayati tehlike : kanseröz.

HABÎS :::

(Hubs. dan) Fesadcı. Hilekâr. Alçak tabiatlı. Kötü. Pis

HABİS :::

Hapseden. Tutan. Hapishâneye atan