tabi ~ تابع
Redhouse Sözlüğü - tabi ~ تابع maddesi. Sayfa: 471 - Sira: 6
1880 yılı, Redhouse Türkçe İngilizce sözlüğü tabi - تابع ingilizce anlamı, تابع - tabi osmanlıca ne demek. İngilizce osmanlıca sözlükte تابع - tabi kelimesi nasıl geçiyor. tabi osmanlıca nasıl yazılır. tabi nedir, tabi ne demek arapca yazılışı.
تابع means in Ottoman Turkish. What does that mean in the Ottoman language تابع. تابع attoman turkish I mean, تابع What is the meaning of the word, what does it mean in turkish تابع, Ottoman Turkish English Dictionary
تابع ما هي الكلمات الإنجليزية تعني؟ تابع تعني باللغة الإنجليزية. تابع ماذا يعني في اللغة العثمانية. تابع ماذا يعني التركي. العثماني قاموس اللغة الإنكليزية. قاموس اللغة الإنجليزية تابع
تابع چه کلمات انگلیسی چیست؟ تابع به معنای انگلیسی. تابع چه در زبان عثمانی بود. تابع به چه معنی است ترکی. واژه نامه انگلیسی عثمانی. فارسی انگلیسی فرهنگ لغت تابع
tabi ~ تابع güncel sözlüklerde anlamı:
tâbi' ::: (a. s. teb'den. c. : tabiîn, tâbiûn, tebea, tevabi') : 1) birinin arkası sıra giden, ona uyan. 2) boyun eğen, bağlı kalan; birinin emri altında bulunan. 3) a. gr. kendinden evvelki kelimeye göre hareke alan [kelime] . tâbi cümle : gr. bağınlı cümle, yan cümle, fr. proposition subordonnee. 4) i. Hz. Muhammed (Aleyhisselâm)'i görmüş olanları (eshâbı) görüp kendisinden hadîs dinlemiş olan.
tâbi ::: boyun eğen, uyan.
tâbî ::: kitap basan.
TaBi ::: Allahü teâlâ, âyet-i kerîmede meâlen buyuruyor ki:
Ey sevgili peygamberim! Onlara de ki: Eğer Allahü teâlâyı seviyorsanız ve Allahü teâlânın da, sizi sevmesini istiyorsanız, bana tâbi olunuz! Allahü teâlâ bana tâbi olanları sever. (Âl-i İmrân sûresi: 31)
İki cihan seâdetine kavuşmak, ancak ve yalnız, dünyâ ve âhiretin efendisi olan Muhammed aleyhisselâma tâbi olmağa bağlıdır. O'na tâbi olmak için, îmân etmek ve dînimizin emir ve yasaklarını öğrenmek ve yapmak lâzımdır. (Ahmed Fârûkî)
Bir mezhebe tâbi olmayanlar ya zındık (kâfir) veya mezhepsiz olurlar. (Hamdullah Decvî)
Ehl-i sünnet, yâni Peygamber efendimiz ve arkadaşlarının yolunda olan kimsenin, ibâdetlerini dört hak mezhebden birine tâbi olarak yapması lâzımdır. Dört mezhebden birine tâbi olmayan kimse bid'at sâhibidir. (Tahtâvî, Ahmed Berîlevî)
Tabi :::
- Bir kimsenin, bir kuruluşun, bir devletin etkisi altında, güdümünde olma durumu
Örnek: Sanki bütün kamara, bütün halk, onlara tabi, onlara mahkûmdu. P. Safa - Basıcı.
- Yayımcı.
- Elbette, doğal olarak, işin gereği olarak, tabii.
tâbi' ::: kitap basan , basan
tâbi ::: boyun eğen , uyan , tabi olan
tâbî ::: kitap basan
tâbi ::: uyan
tâbi ::: tabi olan
tâbi ::: boyun eğen
tâbi' ::: (a. s. teb'den. c. : tabiîn, tâbiûn, tebea, tevabi') 1) birinin arkası sıra giden, ona uyan. 2) boyun eğen, bağlı kalan; birinin emri altında bulunan. 3) a. gr. kendinden evvelki kelimeye göre hareke alan [kelime] . tâbi cümle : gr. bağınlı cümle, yan cümle, fr. proposition subordonnee. 4) i. Hz. Muhammed (Aleyhisselâm)'i görmüş olanları (eshâbı) görüp kendisinden hadîs dinlemiş olan.
tabi ::: bağımlı