Çağdaş Sözlük

tabi ~ طابع

Redhouse Sözlüğü - tabi ~ طابع maddesi. Sayfa: 1217 - Sira: 30

1880 yılı, Redhouse Türkçe İngilizce sözlüğü tabi - طابع ingilizce anlamı, طابع - tabi osmanlıca ne demek. İngilizce osmanlıca sözlükte طابع - tabi kelimesi nasıl geçiyor. tabi osmanlıca nasıl yazılır. tabi nedir, tabi ne demek arapca yazılışı.

طابع means in Ottoman Turkish. What does that mean in the Ottoman language طابع. طابع attoman turkish I mean, طابع What is the meaning of the word, what does it mean in turkish طابع, Ottoman Turkish English Dictionary

طابع ما هي الكلمات الإنجليزية تعني؟ طابع تعني باللغة الإنجليزية. طابع ماذا يعني في اللغة العثمانية. طابع ماذا يعني التركي. العثماني قاموس اللغة الإنكليزية. قاموس اللغة الإنجليزية طابع

طابع چه کلمات انگلیسی چیست؟ طابع به معنای انگلیسی. طابع چه در زبان عثمانی بود. طابع به چه معنی است ترکی. واژه نامه انگلیسی عثمانی. فارسی انگلیسی فرهنگ لغت طابع

tabi ~ طابع güncel sözlüklerde anlamı:

tâbi' ::: (a. s. tab'dan) : 1) tab'eden, kitap basan; kitap bastıran. 2) i. matbaacı; editör.

tâbi ::: boyun eğen, uyan.

tâbî ::: kitap basan.

TaBi ::: Allahü teâlâ, âyet-i kerîmede meâlen buyuruyor ki:

Ey sevgili peygamberim! Onlara de ki: Eğer Allahü teâlâyı seviyorsanız ve Allahü teâlânın da, sizi sevmesini istiyorsanız, bana tâbi olunuz! Allahü teâlâ bana tâbi olanları sever. (Âl-i İmrân sûresi: 31)

İki cihan seâdetine kavuşmak, ancak ve yalnız, dünyâ ve âhiretin efendisi olan Muhammed aleyhisselâma tâbi olmağa bağlıdır. O'na tâbi olmak için, îmân etmek ve dînimizin emir ve yasaklarını öğrenmek ve yapmak lâzımdır. (Ahmed Fârûkî)

Bir mezhebe tâbi olmayanlar ya zındık (kâfir) veya mezhepsiz olurlar. (Hamdullah Decvî)

Ehl-i sünnet, yâni Peygamber efendimiz ve arkadaşlarının yolunda olan kimsenin, ibâdetlerini dört hak mezhebden birine tâbi olarak yapması lâzımdır. Dört mezhebden birine tâbi olmayan kimse bid'at sâhibidir. (Tahtâvî, Ahmed Berîlevî)

Tabi :::


  1. Bir kimsenin, bir kuruluşun, bir devletin etkisi altında, güdümünde olma durumu
    Örnek: Sanki bütün kamara, bütün halk, onlara tabi, onlara mahkûmdu. P. Safa

  2. Basıcı.

  3. Yayımcı.

  4. Elbette, doğal olarak, işin gereği olarak, tabii.

tâbi ::: boyun eğen , uyan , tabi olan

tâbî ::: kitap basan

tâbi ::: ‬uyan

tâbi ::: tabi olan

tâbi ::: boyun eğen

tâbi’ ::: ‬kitap basan

tâbi' ::: (a. s. tab'dan) 1) tab'eden, kitap basan; kitap bastıran. 2) i. matbaacı; editör.

tabi ::: bağımlı