Çağdaş Sözlük

yemek ~ ییمك

Redhouse Sözlüğü - yemek ~ ییمك maddesi. Sayfa: 2224 - Sira: 29

1880 yılı, Redhouse Türkçe İngilizce sözlüğü yemek - ییمك ingilizce anlamı, ییمك - yemek osmanlıca ne demek. İngilizce osmanlıca sözlükte ییمك - yemek kelimesi nasıl geçiyor. yemek osmanlıca nasıl yazılır. yemek nedir, yemek ne demek arapca yazılışı.

ییمك means in Ottoman Turkish. What does that mean in the Ottoman language ییمك. ییمك attoman turkish I mean, ییمك What is the meaning of the word, what does it mean in turkish ییمك, Ottoman Turkish English Dictionary

ییمك ما هي الكلمات الإنجليزية تعني؟ ییمك تعني باللغة الإنجليزية. ییمك ماذا يعني في اللغة العثمانية. ییمك ماذا يعني التركي. العثماني قاموس اللغة الإنكليزية. قاموس اللغة الإنجليزية ییمك

ییمك چه کلمات انگلیسی چیست؟ ییمك به معنای انگلیسی. ییمك چه در زبان عثمانی بود. ییمك به چه معنی است ترکی. واژه نامه انگلیسی عثمانی. فارسی انگلیسی فرهنگ لغت ییمك

yemek ~ ییمك güncel sözlüklerde anlamı:

Yemek :::


  1. yeme, karın doyurma işi
    Örnek: Yemekten sonra gocuğuna sarar yatırırdı beni. N. Cumalı

  2. Yenmek için pişirilip hazırlanmış yiyecek, aş, taam.

  3. Günün belli saatlerinde yenilen besin
    Örnek: Yemek ya kahvaltıda ya da yemekte yenir. Arada bir şey yenmez. H. Taner

  4. Konuklara yiyecek verilerek yapılan ağırlama
    Örnek: Pek protokolcü olduğu için yemek sessiz geçiyordu. F. R. Atay

  5. Ağızda çiğneyerek yutmak
    Örnek: Adam o kadar çabuk yiyor ki, hizmetçi ekmek yetiştiremiyor. B. Felek

  6. Aşındırmak, kemirmek, oymak, delmek
    Örnek: Necla onun böyle kendinden geçercesine çalıştığını gördükçe üzüntüden tırnaklarını yiyor. H. Taner

  7. Isırmak.

  8. Batmak, çizmek, kaşındırmak, dalamak.

  9. Hoşa gitmeyen kötü bir duruma uğramak, tutulmak
    Örnek: Kendini topladı ama, fena yerinden gagayı yedi sanırım... M. Ş. Esendal

  10. Hakkı olmayan ve kendisine yasak edilmiş bulunan bir şeyi kabul etmek.

  11. Harcamak, tüketmek, bitirmek
    Örnek: Mirası sen yedin, zahmeti ben çekiyorum, diye latife ediyordu. M. Ş. Esendal

  12. Yasal yoldan cezalandırılmak.

  13. Yemek yeme, karın doyurma işi

yemek ::: aş, batmak, çizmek, dalamak, delmek, ekmek, harcamak, ısırmak, kemirmek, lokma, mahvet
mek, oymak, taam, tüketmek