Çağdaş Sözlük

men ~ من

Redhouse Sözlüğü - men ~ من maddesi. Sayfa: 1982 - Sira: 20

1880 yılı, Redhouse Türkçe İngilizce sözlüğü men - من ingilizce anlamı, من - men osmanlıca ne demek. İngilizce osmanlıca sözlükte من - men kelimesi nasıl geçiyor. men osmanlıca nasıl yazılır. men nedir, men ne demek arapca yazılışı.

من means in Ottoman Turkish. What does that mean in the Ottoman language من. من attoman turkish I mean, من What is the meaning of the word, what does it mean in turkish من, Ottoman Turkish English Dictionary

من ما هي الكلمات الإنجليزية تعني؟ من تعني باللغة الإنجليزية. من ماذا يعني في اللغة العثمانية. من ماذا يعني التركي. العثماني قاموس اللغة الإنكليزية. قاموس اللغة الإنجليزية من

من چه کلمات انگلیسی چیست؟ من به معنای انگلیسی. من چه در زبان عثمانی بود. من به چه معنی است ترکی. واژه نامه انگلیسی عثمانی. فارسی انگلیسی فرهنگ لغت من

men ~ من güncel sözlüklerde anlamı:

MEN ::: f. Ben. (Farsçada birinci şahıs zamiri) (Bak: Mâ)

MEN ::: (İsm-i Mevsuldür) Şahsa delâlet eder. "O kimse ki, yahut, kimi, kim, kim ki" gibi mânâlara gelir. İstifham için olur, yerine göre tesniye (Menân) şeklinde ve cemi (Menun) gibi okunabilir. Akıl sahibleri hakkında kullanılır. Mevsule, şartiye, nekre-i tâmme, nekre-i mevsule olur.

"); men ::: (f. z.) : ben.

men ::: (a. z.) : o kimse ki, kim, kim ki. Ol babda emr ü ferman hazret-i men leh-ül-emrindir : [büyük kimselere yazılan yazılarda : "emir sizindir" mânâsına olarak bir klişe hâlinde kullanılırdı]

men aleyh-id-diye ::: huk. [eskiden] üzerine diyet verilmesi lâzımgelen kimse.

men aleyh-il-kısas ::: huk. [eskiden] üzerine kısas icrası îcâbeden kimse, (katil gibil.

men aleyh-in-nafaka ::: huk. [eskiden] diğer birşahsın nafakası- kendi üzerine vâcibolan kimse.

men lâ-yüreddü aleyh ::: fer. kendilerine red ya-pılmıyan vârisler ki, karı ve kocadan ibarettir.

men leh-üd-diye ::: huk. [eskiden] diyete müsteh-ik olan kimse : maktulün veresesi gibi

men leh-ül-hakk ::: huk. [eskiden] hak sahibi olan kimse.

men leh-ül-hıdâne ::: huk. [eskiden] hidâna hakkına mâlik olan kimse.

men leh-ül-istiglâl ::: huk. [eskiden] bir vakıf mahallin gailesi kendine meşrut olan kimse.

men leh-ün-nafaka ::: huk. [eskiden] nafakası diğer kimse üzerine lâzımgslen kimse, meselâ : [baba üzerine oğlunun nafakası lâzım geldikte, oğula : "men leh-ün-nafaka" denir]

men leh-üs-süknâ ::: huk. [eskiden] bir vakıf akarın süknâsına müstehik olan kimsedir ki, o akarda bizzat oturur, onu başkasına îcâr edemez ve o akarı lüzum görüldükçe - vakfiyede hilâfına bir şart yoksa- kendi malından tamir eder.

men yüreddü aleyh ::: fer. muayyen hisselerden artan miktar kendilerince reddolunan vârislerdir ki, bunlar karı ve kocadan maada muayyen sehim sahibi olanlardır.

menn ::: (a. i.) : 1) kudret helvası. 2) ihsan etme, iyilik etme, bağışlama. 3) batman. 4) edilen iyiliği başa kakma.

menn-i kıttîs ::: anber balığından çıkarılıp ve mum yapmakta kullanılan yağlı bir madde.

"); min ::: (a. e.) : -den, -den beri.

men ::: kim.

men ::: yasaklama.

Men :::


  1. Yasaklama, izin vermeme.

  2. Japon no oyununda başrolü oyuncunun taktığı maske.

men ::: yasaklama , ben , kim

men ::: ‬ben

Men ::: Yasak etme; bırakmama; durdurma; esirgeme; vermeme; önleme

men ::: (f. z.) ben.

men ::: (a. z.) o kimse ki, kim, kim ki. Ol babda emr ü ferman hazret-i men leh-ül-emrindir : [büyük kimselere yazılan yazılarda :

min ::: (a. e.) -den, -den beri.

Men ::: Yasak etme; bırakmama; durdurma; esirgeme; vermeme; önleme

men :::

yasak etme; bırakmama; durdurma; esirgeme; vermeme; önleme

MEN :::

f. Ben. (Farsçada birinci şahıs zamiri) (Bak: M