fütüvvet ~ فتوت
Redhouse Sözlüğü - fütüvvet ~ فتوت maddesi. Sayfa: 1365 - Sira: 8
1880 yılı, Redhouse Türkçe İngilizce sözlüğü fütüvvet - فتوت ingilizce anlamı, فتوت - fütüvvet osmanlıca ne demek. İngilizce osmanlıca sözlükte فتوت - fütüvvet kelimesi nasıl geçiyor. fütüvvet osmanlıca nasıl yazılır. fütüvvet nedir, fütüvvet ne demek arapca yazılışı.
فتوت means in Ottoman Turkish. What does that mean in the Ottoman language فتوت. فتوت attoman turkish I mean, فتوت What is the meaning of the word, what does it mean in turkish فتوت, Ottoman Turkish English Dictionary
فتوت ما هي الكلمات الإنجليزية تعني؟ فتوت تعني باللغة الإنجليزية. فتوت ماذا يعني في اللغة العثمانية. فتوت ماذا يعني التركي. العثماني قاموس اللغة الإنكليزية. قاموس اللغة الإنجليزية فتوت
فتوت چه کلمات انگلیسی چیست؟ فتوت به معنای انگلیسی. فتوت چه در زبان عثمانی بود. فتوت به چه معنی است ترکی. واژه نامه انگلیسی عثمانی. فارسی انگلیسی فرهنگ لغت فتوت
fütüvvet ~ فتوت güncel sözlüklerde anlamı:
FüTüVVET ::: Dostlara afv ve safh ile muamele. * Yiğitlik. Cömertlik. Lütuf ve ihsankârlık. * Kerem ve seha. * Soy temizliği.
Fütüvvet ::: (a. i.) : 1) soy temiz liği. 2) mertlik, yiğitlik, gençlik, delikanlılık. 3) cömertlik, elaçıklığı. (bkz. : güşâde-destî). 4) eski esnaf teşkilâtı.
fütüvvet ::: iyi geçim, ihsan.
FüTüVVET ::: Dostların aybını örtmesi, bilhassa, düşmanlarının başına gelen belâlara sevinmekten sakınması fütüvvetin îcâblarından, gereklerindendir. (Er-Riyâdü't-Tasavvufiyye)
Fütüvvetin en üstünü, kemâli, kâinâtın efendisi, cezâ gününün şefâatçısı, sevgili Peygamberimize mahsûstur ki; o günde herkesin, "Nefsim! Nefsim!.." diyerek kendi hâlleriyle meşgûl ve telâş içinde oldukları o dehşetli günde; "Ümmetim! Ümmetim!" niyâzını, şefâat kapılarının anahtarı yapacak ve kalblerin mahşer korkusuyla müthiş bir ızdırap içinde titrediği o vakitte, aslâ kendisini düşünmiyerek, ümmetinin başları üstüne himâye kanatlarını açacak ve bütün mahşer meydanını fütüvvet gölgesinin himâyesine alacaktır. (Seyyid Abdülhakîm Arvâsî)
Bâyi' (satıcı), bu mala, şu kadar lira veren oldu deyip, satsa, sonra gaben-i fâhiş olduğu ve başkası, o kadar lira vermediği anlaşılsa, müşteri (alıcı) bey'i (satışı, alış-verişi) fesh edebilir, bozabilir. (Mecelle)
Yolculukta, su, gaben-i fahişle satılırsa veya piyasa fiyatı ile alacak fazla parası yok ise, namazını teyemmüm ile kılması câiz olur. (İbn-i Âbidîn)
FüTüVVET ::: Dostların aybını örtmesi, bilhassa, düşmanlarının başına gelen belâlara sevinmekten sakınması fütüvvetin îcâblarından, gereklerindendir. (Er-Riyâdü't-Tasavvufiyye)
Fütüvvetin en üstünü, kemâli, kâinâtın efendisi, cezâ gününün şefâatçısı, sevgili Peygamberimize mahsûstur ki; o günde herkesin, "Nefsim! Nefsim!.." diyerek kendi hâlleriyle meşgûl ve telâş içinde oldukları o dehşetli günde; "Ümmetim! Ümmetim!" niyâzını, şefâat kapılarının anahtarı yapacak ve kalblerin mahşer korkusuyla müthiş bir ızdırap içinde titrediği o vakitte, aslâ kendisini düşünmiyerek, ümmetinin başları üstüne himâye kanatlarını açacak ve bütün mahşer meydanını fütüvvet gölgesinin himâyesine alacaktır. (Seyyid Abdülhakîm Arvâsî)
Bâyi' (satıcı), bu mala, şu kadar lira veren oldu deyip, satsa, sonra gaben-i fâhiş olduğu ve başkası, o kadar lira vermediği anlaşılsa, müşteri (alıcı) bey'i (satışı, alış-verişi) fesh edebilir, bozabilir. (Mecelle)
Yolculukta, su, gaben-i fahişle satılırsa veya piyasa fiyatı ile alacak fazla parası yok ise, namazını teyemmüm ile kılması câiz olur. (İbn-i Âbidîn)
Fütüvvet :::
- Dinî ve mesleki birlik, esnaf teşkilatı.
- Anadolu'da 13. yüzyıldan bu yana görülen örgütlenmiş zanaatçılar ve esnaf birlikleri.
fütüvvet ::: yiğitlik , gençlik
fütüvvet ::: gençlik
fütüvvet ::: yiğitlik
fütüvvet ::: eskiden Anadolu’da kurulup gelişen esnaf teşkilatı
Fütüvvet ::: (a. i.) 1) soy temiz liği. 2) mertlik, yiğitlik, gençlik, delikanlılık. 3) cömertlik, elaçıklığı. (bkz. : güşâde-destî). 4) eski esnaf teşkilâtı.
FÜTÜVVET :::