Çağdaş Sözlük

fitne ~ فتنه

Redhouse Sözlüğü - fitne ~ فتنه maddesi. Sayfa: 1365 - Sira: 1

1880 yılı, Redhouse Türkçe İngilizce sözlüğü fitne - فتنه ingilizce anlamı, فتنه - fitne osmanlıca ne demek. İngilizce osmanlıca sözlükte فتنه - fitne kelimesi nasıl geçiyor. fitne osmanlıca nasıl yazılır. fitne nedir, fitne ne demek arapca yazılışı.

فتنه means in Ottoman Turkish. What does that mean in the Ottoman language فتنه. فتنه attoman turkish I mean, فتنه What is the meaning of the word, what does it mean in turkish فتنه, Ottoman Turkish English Dictionary

فتنه ما هي الكلمات الإنجليزية تعني؟ فتنه تعني باللغة الإنجليزية. فتنه ماذا يعني في اللغة العثمانية. فتنه ماذا يعني التركي. العثماني قاموس اللغة الإنكليزية. قاموس اللغة الإنجليزية فتنه

فتنه چه کلمات انگلیسی چیست؟ فتنه به معنای انگلیسی. فتنه چه در زبان عثمانی بود. فتنه به چه معنی است ترکی. واژه نامه انگلیسی عثمانی. فارسی انگلیسی فرهنگ لغت فتنه

fitne ~ فتنه güncel sözlüklerde anlamı:

FiTNE ::: İnsanın akıl ve kalbini doğrudan doğruya, hak ve hakikatten saptıracak şey. * Muhârebe. * Azdırma. * Karışıklık. Ara bozmak. Dedikodu. * Küfr. Fikir ihtilâfı. * Şikak. Kavga. * Delilik. * Mihnet ve beliye. * Mal ve evlâd. * Potada altın ve gümüşü eritmek. * İmtihan ve tecrübe etmek.(Mübarek İslâmiyet ve nurani Asr-ı Saadetin başına gelen o dehşetli kanlı fitnenin hikmeti ve vech-i rahmeti nedir? Çünki onlar, kahra lâyık değil idiler?Elcevab: Nasılki baharda dehşetli yağmurlu bir fırtına, her tâife-i nebatatın, tohumların, ağaçların istidatlarını tahrik eder, inkişaf ettirir; herbiri kendine mahsus çiçek açar; fıtri birer vazife başına geçer... Öyle de: Sahabe ve Tâbiînin başına gelen fitne dahi, çekirdekler hükmündeki muhtelif ayrı ayrı istidatları tahrik edip kamçıladı; "İslâmiyet tehlikededir, yangın var!" diye her tâifeyi korkuttu. İslâmiyetin hıfzına koşturdu. Her biri, kendi istidadına göre, câmia-ı İslâmiyetin kesretli ve muhtelif vazifelerinden bir vazifeyi omuzuna aldı, kemâl-i ciddiyetle çalıştı. Bir kısmı hadislerin muhafazasına, bir kısmı, Şeriatın muhafazasına, bir kısmı hakaik-ı imâniyenin muhafazasına, bir kısmı Kur'anın muhafazasına çalıştı ve hâkeza... herbir tâife bir hizmete girdi. Vezaif-i İslâmiyette hummalı bir surette sa'yettiler. Muhtelif renklerde çok çiçekler açıldı. Pek geniş olan Âlem-i İslâmiyetin aktârına, o fırtına ile tohumlar atıldı; yarı yeri gülistana çevirdi. Fakat, maatteessüf o güller ve gülistan içinde ehl-i bid'a fırkalarının dikenleri dahi çıktı.Güya dest-i kudret, celâl ile o asrı çalkaladı, şiddetle tahrik edip çevirdi, ehl-i himmeti gayrete getirip elektriklendirdi. O hareketten gelen bir kuvve-i anil-merkeziye ile pek çok münevver müçtehidleri ve nurani muhaddisleri, kudsi hâfızları, asfiyâları, aktabları âlem-i İslâmın aktarına uçurdu, hicret ettirdi. Şarktan garba kadar ehl-i İslâmı heyecana getirip, Kur'an'ın hazinelerinden istifade için gözlerini açtırdı... M.)

fitne ::: (a. i. c. : fiten) : 1) belâ, mihnet, sıkıntı. 2) ayartma azdırma. 3) fesat, ara bozma, karışıklık, ihtilâl. îkaz-ı fitne : karışıklık çıkarma. 4) dinsizlik; canilik. 5) ceza. 6) delilik. 7) güzel yüz, güzel göz; güzel kadın.

fitne-i âlem ::: herkesi birbirine düşüren güzel. 8) ara bozan, karıştırıcı.

fitne ::: kargaşa, karışıklık.

FiTNE ::: Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki:

... Fitne, adam öldürmekten daha kötüdür... (Bekara sûresi: 191)

Kıyâmet kopmadan önce, her yeri fitneler kaplıyacak. Fitnelerin zulmeti, ortalığı karanlık gece gibi yapacak. O zaman evinden mü'min olarak çıkan kimse, akşama kâfir olarak evine dönecek. Akşam mü'min olarak evine gelen, sabaha kâfir olarak çıkacak. O zaman oturmak, ayakta kalmaktan hayırlıdır. Yürüyen koşandan daha iyidir. (Hadîs-i şerîf-Müsned-i Ahmed İbni Hanbel)

Fitne uykudadır, uyandırana Allah lânet etsin! (Hadîs-i şerîf-Berîka)

Zamânımız fitne zamânıdır ve yakındır ki, fitneler dünyâyı sarar. (İmâm-ı Rabbânî)

Fitne çıkaran âlimden ve câhil âbidden (çok ibâdet edenden) sakınınız. Bunların hâline meftûn olan (gönlünü kaptıran) için ikisi de fitnedir. Hem de çok tehlikelidir. (İmâm-ı Şa'bî)

FiTNE ::: Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki:

... Fitne, adam öldürmekten daha kötüdür... (Bekara sûresi: 191)

Kıyâmet kopmadan önce, her yeri fitneler kaplıyacak. Fitnelerin zulmeti, ortalığı karanlık gece gibi yapacak. O zaman evinden mü'min olarak çıkan kimse, akşama kâfir olarak evine dönecek. Akşam mü'min olarak evine gelen, sabaha kâfir olarak çıkacak. O zaman oturmak, ayakta kalmaktan hayırlıdır. Yürüyen koşandan daha iyidir. (Hadîs-i şerîf-Müsned-i Ahmed İbni Hanbel)

Fitne uykudadır, uyandırana Allah lânet etsin! (Hadîs-i şerîf-Berîka)

Zamânımız fitne zamânıdır ve yakındır ki, fitneler dünyâyı sarar. (İmâm-ı Rabbânî)

Fitne çıkaran âlimden ve câhil âbidden (çok ibâdet edenden) sakınınız. Bunların hâline meftûn olan (gönlünü kaptıran) için ikisi de fitnedir. Hem de çok tehlikelidir. (İmâm-ı Şa'bî)

Fitne :::


  1. Karışıklık, kargaşa.

  2. Fitneci, ara bozucu.

fitne ::: karışıklık , azgınlık , bölücülük , kargaşa çıkartma

fitne ::: ‬bölücülük

fitne ::: kargaşa çıkartma

fitne ::: sıkıntı

fitne ::: kargaşa, kundak

FİTNE :::

İnsanın akıl ve kalbini doğrudan doğruya, hak ve hakikatten saptıracak şey. * Muhârebe. * Azdırma. * Karışıklık. Ara bozmak. Dedikodu. * Küfr. Fikir ihtilâfı. * Şikak. Kavga. * Delilik. * Mihnet ve beliye. * Mal ve evlâd. * Potada altın ve gümüşü eritmek. * İmtihan ve tecrübe etmek.(Mübarek İslâmiyet ve nurani Asr-ı Saadetin başına gelen o dehşetli kanlı fitnenin hikmeti ve vech-i rahmeti nedir? Çünki onlar, kahra lâyık değil idiler?Elcevab: Nasılki baharda dehşetli yağmurlu bir fırtına, her tâife-i nebata