Çağdaş Sözlük

arif ~ عريف

Redhouse Sözlüğü - arif ~ عريف maddesi. Sayfa: 1297 - Sira: 3

1880 yılı, Redhouse Türkçe İngilizce sözlüğü arif - عريف ingilizce anlamı, عريف - arif osmanlıca ne demek. İngilizce osmanlıca sözlükte عريف - arif kelimesi nasıl geçiyor. arif osmanlıca nasıl yazılır. arif nedir, arif ne demek arapca yazılışı.

عريف means in Ottoman Turkish. What does that mean in the Ottoman language عريف. عريف attoman turkish I mean, عريف What is the meaning of the word, what does it mean in turkish عريف, Ottoman Turkish English Dictionary

عريف ما هي الكلمات الإنجليزية تعني؟ عريف تعني باللغة الإنجليزية. عريف ماذا يعني في اللغة العثمانية. عريف ماذا يعني التركي. العثماني قاموس اللغة الإنكليزية. قاموس اللغة الإنجليزية عريف

عريف چه کلمات انگلیسی چیست؟ عريف به معنای انگلیسی. عريف چه در زبان عثمانی بود. عريف به چه معنی است ترکی. واژه نامه انگلیسی عثمانی. فارسی انگلیسی فرهنگ لغت عريف

arif ~ عريف güncel sözlüklerde anlamı:

aRiF ::: (İrfan. dan) Bilen, bilgide ileri olan. Aşinâ, vâkıf. Hakkı, hakkı ile bilen. * Sabırlı ve mütehammil. * Çok düşünmeğe ihtiyaç kalmaksızın, tekellüfsüz gördüğünü bilen ve anlayan. * Zevkî ve vicdanî irfan sâhibi olan.

ARiF ::: Çok irfanlı, çok tanınmış, meşhur âlim. * Bir işten iyi anlayan.

arîf ::: (a. s. irfân'dan.) : 1) meşhur, çok tanınmış. 2) bilgi sahibi.

ârif ::: (a. s. irfân'dan. c. : urefâ) : 1) bilen, bilgili, irfan sahibi. 2) i. erkek adı.

arif bi-llâh ::: marifeti Allah'a vâsıl olan, velilik mertebesine ulaşmış kimse, velî;

ârif ::: anlayışlı, sezgili, kavrayışlı.

aRiF ::: 1. Allahü teâlânın rızâsını kazanmış, O'ndan başkasının sevgisini kalbinden çıkarmış, tasavvufta yetişip, kemâle ermiş velî zât. Ârif-i billah da denir.

Her şeyin kaynağı vardır. Takvânın (Allahü teâlâdan korkarak haramlardan, günâhlardan sakınmanın) kaynağı âriflerin kalbleridir. (Hadîs-i şerîf-Künûz-ül-Hakâik)

Resûlullah efendimizin sünnetini terk edeni ve O'ndan gelen edebleri gözetmekte gevşeklik göstereni ârif zannetme. (Cüneyd-i Bağdâdî)

Ârif boş yere konuşmaz. Devamlı Allahü teâlânın rızâsını kazanmayı düşünür. (Bâyezîd-i Bistâmî)

Âriflerin kalbleri Hak teâlânın azâmet ve kibriyâsına (büyüklük ve ululuğuna) hayrandır. (İmâm-ı Rabbânî)

Ârif kendini herkesten aşağı bilir. (İmâm-ı Rabbânî)

2. Mütehassıs olduğu ilmi, zorlanmadan tatbik eden, kullanabilen kimse.

Âlim ile ârif arasında fark vardır. Meselâ Arabî nahv ilminin, dil bilgisinin küllî kâidelerini bilen, bu ilmin âlimidir. Fakat bu bilgiyi yerinde zorlanmadan kullanabilen ise âriftir. (Seyyid Abdülhakîm Arvâsî)

Arif :::


  1. Çok anlayışlı ve sezgili (kimse), varışlı

Ârif ::: Anlayışlı, sezgili

ârif ::: bilgide ileri olan , anlayışlı , bilen , arif

arîf ::: çok irfanlı , çok tanınmış , meşhur alim , bir işten iyi anlayan

ârif ::: ‬bilen

ârif ::: arif

ârif ::: irfan sahibi

arîf ::: (a. s. irfân'dan.) 1) meşhur, çok tanınmış. 2) bilgi sahibi.

ARÎF :::

Çok irfanlı, çok tanınmış, meşhur âlim. * Bir işten iyi anlayan

ÂRİF :::

(İrfan. dan) Bilen, bilgide ileri olan. Aşinâ, vâkıf. Hakkı, hakkı ile bilen. * Sabırlı ve mütehammil. * Çok düşünmeğe ihtiyaç kalmaksızın, tekellüfsüz gördüğünü bilen ve anlayan. * Zevkî ve vicdanî irfan sâhibi olan