uruz ~ عروض
Redhouse Sözlüğü - uruz ~ عروض maddesi. Sayfa: 1296 - Sira: 16
1880 yılı, Redhouse Türkçe İngilizce sözlüğü uruz - عروض ingilizce anlamı, عروض - uruz osmanlıca ne demek. İngilizce osmanlıca sözlükte عروض - uruz kelimesi nasıl geçiyor. uruz osmanlıca nasıl yazılır. uruz nedir, uruz ne demek arapca yazılışı.
عروض means in Ottoman Turkish. What does that mean in the Ottoman language عروض. عروض attoman turkish I mean, عروض What is the meaning of the word, what does it mean in turkish عروض, Ottoman Turkish English Dictionary
عروض ما هي الكلمات الإنجليزية تعني؟ عروض تعني باللغة الإنجليزية. عروض ماذا يعني في اللغة العثمانية. عروض ماذا يعني التركي. العثماني قاموس اللغة الإنكليزية. قاموس اللغة الإنجليزية عروض
عروض چه کلمات انگلیسی چیست؟ عروض به معنای انگلیسی. عروض چه در زبان عثمانی بود. عروض به چه معنی است ترکی. واژه نامه انگلیسی عثمانی. فارسی انگلیسی فرهنگ لغت عروض
uruz ~ عروض güncel sözlüklerde anlamı:
URUZ ::: (A'raz. C.) Fık: Nakit para, hayvan ve yenecek şeylerden olmayıp, kitap, manifatura eşyası, kumaş gibi mallar.
URUZ ::: Zâhir olmak, görünmek. * Gelme, ârız olma. * (Arz. C.) Bildirmeler, keyfiyetler.
arûz ::: (a. i. c. : eârîz) : 1) yan, taraf. 2) yanak. 3) yol. 4) usul. 5) Arap dilcilerinden İmam Halil'in, eski Arap şiirlerini esas tutarak, bir sisteme bağladığı rivayet edilen, hecelerin uzunluğu ve kısalığı esâsına dayanan, esas Arap nazmında, muayyen kalıpları, Türk, Fars, Efgan, Pakistan ve kısmen Hindistan nazımlarında kullanılan vezindir, (bkz. : bahr, ilm-i aruz). 6) Arap nazmında beytin birinci mısrâının son kısmı, [bu şekil bizde yoktur],
uruz ::: (a. i. arz'ın c.) : 1) arzlar, keyfiyetler, bildirmeler. 2) arız olma, gelme.
URuZ ::: Hayvandan başka menkûl olan, taşınabilen ve kıymetli olan yâni çarşıda benzeri bulunmayan veya bulunsa da fiyatları farklı olan mallar urûzdur. Bakır tencere ve başka cins ile karışık mislî, benzeri bulunan mal urûzdur. (Ali Haydar Efendi)
uruz ::: fık: nakit para , hayvan ve yenecek şeylerden olmayıp , kitap , manifatura eşyası , kumaş gibi mallar , zahir olmak , görünmek , gelme , arız olma , bildirmeler , keyfiyetler
arûz ::: (a. i. c. : eârîz) 1) yan, taraf. 2) yanak. 3) yol. 4) usul. 5) Arap dilcilerinden İmam Halil'in, eski Arap şiirlerini esas tutarak, bir sisteme bağladığı rivayet edilen, hecelerin uzunluğu ve kısalığı esâsına dayanan, esas Arap nazmında, muayyen kalıpları, Türk, Fars, Efgan, Pakistan ve kısmen Hindistan nazımlarında kullanılan vezindir, (bkz. : bahr, ilm-i aruz). 6) Arap nazmında beytin birinci mısrâının son kısmı, [bu şekil bizde yoktur],
uruz ::: (a. i. arz'ın c.) 1) arzlar, keyfiyetler, bildirmeler. 2) arız olma, gelme.
URUZ :::