ab ~ عب
Redhouse Sözlüğü - ab ~ عب maddesi. Sayfa: 1280 - Sira: 18
1880 yılı, Redhouse Türkçe İngilizce sözlüğü ab - عب ingilizce anlamı, عب - ab osmanlıca ne demek. İngilizce osmanlıca sözlükte عب - ab kelimesi nasıl geçiyor. ab osmanlıca nasıl yazılır. ab nedir, ab ne demek arapca yazılışı.
عب means in Ottoman Turkish. What does that mean in the Ottoman language عب. عب attoman turkish I mean, عب What is the meaning of the word, what does it mean in turkish عب, Ottoman Turkish English Dictionary
عب ما هي الكلمات الإنجليزية تعني؟ عب تعني باللغة الإنجليزية. عب ماذا يعني في اللغة العثمانية. عب ماذا يعني التركي. العثماني قاموس اللغة الإنكليزية. قاموس اللغة الإنجليزية عب
عب چه کلمات انگلیسی چیست؟ عب به معنای انگلیسی. عب چه در زبان عثمانی بود. عب به چه معنی است ترکی. واژه نامه انگلیسی عثمانی. فارسی انگلیسی فرهنگ لغت عب
ab ~ عب güncel sözlüklerde anlamı:
AB ::: f. Su. * Mc : Yağmur. * Letâfet, güzellik. * İtibar. * Irz, nâmus. * Vakar. * Cilâ. *Keskinlik.
AB ::: Kusur, ayıp, noksanlık.
âb ::: (f. i.) : 1) su. (bkz. : mâ').
âb - ı âbistenî ::: 1) gebeliğe sebebiyet veren su, menî; 2) nebatların yetişip büyümesine sebeb olan su ve yağmur.
âb - ı adâlet ::: doğruluğun feyz ve bereketi.
âb - ı ahmer ::: (kırmızı su) : âb-ı âteşîn (ateşli su), âb-ı âteş-mizâc (ateş mizaçlı su), âb-ı âteş-nâk (ateşli su), âb-ı âteş-nümâ (ateş gösteren su), âb-ı âteş-pâre (ateş parçası gibi su), âb-ı âteş-reng (ateş renkli su), âb-ı âteş-zây (ateş doğuran su), âb-ı âteş-zede (ateş vurmuş su), âb-ı âzer-sâ (ateş gibi su), âb-ı âzer-sâ (ateş gibi su), âb-ı ergavânî (erguvan rengindeki su) : 1) kırmızı şarap; 2) (haksızlığa uğrayanın döktüğü) göz yaşı.
âb - ı Âmû ::: Amuderyâ suyu.
âb - ı âşâmî ::: içilir su.
âb - ı bâde - reng ::: 1) şarap rengindeki su; 2) kanlı göz yaşı.
âb - ı bârân ::: 1) yağan su, yağmur; 2) yağmur suyu.
ab - ı beka, âb - ı câvid, âb - ı câvidân, âb - ı cevânî, âb - ı hayât, âb - ı hayvân, âb - ı hızır, ::: nerede olduğu bilinmeyen bir kaynağın, içen kimseye ebedî hayat veren efsânevî suyu, bengi su. (bkz. : mâ'-ül-hayât).
âb - ı beste ::: 1) donmuş su, buz, dolu, çiy; 2) mec. billur, sırça; şişe.
âb - ı bün ::: çok zaman köhne ve içi boş ceviz ağaçlarının köklerinde bulunan zamka benzer bir nesne, ağaç karası.
âb - ı ciğer ::: 1) ciğer suyu; 2) göz yaşı.
âb - ı ciğer - hûn ::: (ciğeri kanayanın suyu) : kederden dökülen göz yaşı.
âb - ı çeşm ::: göz yaşı.
âb - ı dehân, âb - ı dehen ::: ağız suyu, salya.
âb - ı dendân ::: 1) diş suyu, salya, tükürük; 2) tükürülüp atılmış şey; 3) dişin güzelliği.
âb - ı dîde ::: 1) göz suyu, göz yaşı; 2) mütevâziyâne bakış.
âb - ı dîde - i câm ::: (bardağın, kadehin gözyaşı) : şarap.
âb - ı engûr ::: (üzüm suyu) : şıra, şarap.
âb - ı eyyam ::: (günlerin suyu = güzelliği.) : 1) güneş ışığı; 2) ay ışığı.
âb - ı füsürde ::: 1) donmuş su, buz; dolu; kar; 2) pelte; 3) mec. kılıç, hançer; 4) billur şişe.
âb - ı gerdende ::: (dönen billur) : gök kubbesi.
âb - ı gûşt ::: et suyu.
âb - ı güşâde ::: (açılmış su) : sulandırılmış şarap, kötü şarap; beyaz şarap veya rakı.
âb - ı güvârâ ::: hazmı kolay, içimi güzel su.
âb - haclet ::: utanma teri.
âb - ı hârâbat ::: (harabelerin = meyhânelerin suyu) : şarap.
âb - ı haram ::: (yasak su) : şarap.
âb - ı hasret ::: kederden dökülen göz yaşı.
âb - ı hatır ::: (hatırın suyu = güzelliği.) : güzel muhayyile.
âb - ı hayât ::: (hayat suyu) : 1) içene ebedî hayat bağışlayan efsânevî su; 2) mec. çok tatlı ve hafif su.
âb - ı hayât - ı la'l ::: dudağın âb-ı hayâtı, dudağın cana can katıcı hassası.
âb - ı hayât - ı tesliyet ::: tesellî âb-ı hayâtı.
âb - ı hazân ::: (sonbahar suyu) : sonbahar yağmuru, [bitkilere ve insanların sıhhatine zararlıdır].
âb - ı hufte ::: (uyuyan su) : 1) durgun su; 2) donmuş su, buz; kar; dolu; kırağı; çiy, şebnem; 3) billur; 4) cam; 5) bardak; şişe; 6) kınında bulunan kılıç ve benzerleri.
âb - t hurdenî ::: içilir su, içme suyu.
âb - ı hûrşîd ::: (Güneşin suyu) : 1) güneş ışığı; 2) ebedî hayat veren su. (bkz. : âb - ı beka v. b.).
âb - ı huşk ::: (kuru su) : 1) billur; 2) cam; 3) cam veya billur bardak; 4) şişe.
âb - ı işret ::: (işret suyu) : şarap.
âb - ı kâr ::: (işin suyu) : işin parlak gidişi, başarı, refah.
âb - ı kebûd ::: (mâvi su) : Çin denizi.
âb - kevser ::: 1) Cennet’teki sulardan biri. 2) müz. adına anonim bir edvar - ı ilm - i mûsikide rastlanan makam.
âb - ı la’lî ::: 1) lâl renkli su; 2) şarap; 3) göz yaşı.
âb - ı lûtf ::: (lûtfun suyu, yağmuru) : lûtufkârlık.
âb - ı meleh ::: çekirge suyu. (bkz. : âb - ı mürgan).
âb - ı Meryem ::: 1) Meryem suyu, çeşmesi [Hz. Meryem'in doğruluğundan, namus ve iffetinden kinaye olarak]; 2) Hz. Meryem'in doğruluğu ve iffeti; 3) şıra; 4) şarap.
âb - ı meygûn ::: 1) şarap renkli su; 2) şarap; 3) göz yaşı.
âb - muallâk ::: 1) gök; 2) güzellerin çenesi.
âb - ı musaffâ ::: tasfiye edilmiş, temizlenmiş su, saf su.
âb - ı mün’akid ::: (donmuş su) : 1) buz; 2) kılıç,hançer; 3) şişe,billûr. (bkz. : âb - ı müncemid)
âb - ı müncemid ::: 1) donmuş su; buz, kar, dolu, kırağı, çiy; 2) billûr; 3) cam; 4) billûr veyâ cam bardak veyâ şîşe; 5) kılıç; hançer, kama.
âb - ı mürde ::: donuk, akmayan su.
âb - ı mürgan ::: 1) kuşların suyu. 2) [Y. W. Redhouse'a göre] Şiraz civârında bir suyun adı. 3) efsânevî bir çeşme olup; suyu nereye götürülürse götürülsün içinden sığırcık kuşları çıkar ve orada bulunan çekirgeleri yer. [Ferheng - i Ziyâ'ya göre : 1) Şiraz civarında bir gezinti yeridir ki, halk Recep ayında her salı günü eğlenmek için oraya gider; 2) Fars ile Irak arasında bulunan Semirem kasabasında bir pınardır ki bir yere çekirge musallat olduğu zaman o pınardan şişe içine biraz su alarak çekirgelerin bulunduğu yere götürürler, yolda birçok sığırcık kuşları şişeyi götüren kimsenin ardına düşer ve çekirgelerin üşüştükleri yere gelince sığırcıklar, çekirgelerin hepsini telef ederler].
ab - ı mürvârîd ::: 1) inci suyu [aydınlıktan kinâye olarak]; 2) göze su inmek tâbir olunan bir hastalık.
âb - ı nâfi' ::: (faydalı su) : şarap, (bkz. : ebû nâfî').
âb - ı nâr ::: (ateşin suyu) : kırmızı şarap.
âb - ı nârdân ::: 1) yabâni nar suyu; 2) kırmızı şarap; 3) kan; 4) göz yaşı.
âb - ı neşât ::: (neşe suyu) : menî, mezî.
âb - ı puhte ::: 1) kaynamış su; 2) et suyu; 3) pelte.
âb - ı püşt ::: (bel suyu) : 1) menî, nutfe; 2) mundar ilik.
âb - ı rengîn ::: 1) renkli su; 2) şarap, 3) göz yası.
âb - ı revân ::: 1) akar su; 2) mec. hayat.
âb - ı rez, âb - ı rezân ::: (asma kütüğünün suyu) : şarap.
âb - ı rû (y) ::: 1) yüzsuyu; 2) ırz, nâmus, şeref, haysiyet, (bkz. : tezellül).
âb - ı rûşen ::: 1) yüzsuyu; 2) ırz, nâmus, şeref, haysiyet.
âb - ı sebük ::: (hafif su) : kolay hazmedilebilir şey.
âb - ı siyâh ::: 1) siyah su; 2) tûfân; 3) şarap; 4) karasu illeti, glokom.
âb - ı surh ::: 1) kırmızı su; 2) şarap.
âb - ı sükûn ::: Îran'da yarı kurumuş büyük bir göl ve bu göle dökülen bir ırmağın adı.
âb - ı şakayık ::: 1) şakayık suyu; 2) şarap; 3) göz yaşı.
âb - ı şeng ::: (bkz. : âbzen).
âb - ı şengerfî ::: 1) al renkli su; 2) şarap; 3) göz yaşı.
âb - ı şîrîn ::: tatlı su, şerbet.
âb - ı şor ::: 1) acı su. (bkz. : ücâc); 2) göz yaşı.
âb - ı tarab ::: 1) inşirâh suyu; 2) şarap, süci.
âb - ı telh ::: 1) [acı su] şarap; 2) göz yası.
âb - ı tîg ::: kılıcın suyu.
âb - ı yâkut ::: (yakut gibi su) : kırmızı şarap.
âb - ı yeh ::: 1) eriyen buzun suyu; 2) buzlu su.
âb - ı zehre ::: 1) safra suyu, safra; 2) şarap; 3) şafak ışığı.
âb - ı zer ::: 1) altın suyu, ince toz hâlinde öğütülüp zamkla suda eritilmiş ve yaldızlama işlerinde kullanılmış olan altın varak; 2) safran suyu; 3) altın renkli şarap.
âb - ı zerd ::: 1) sarı su; 2) kederden dökülen gözyaşı.
âb - ı zîr - i kah ::: 1) farkına varılmadan sızan su; 2) gizli veya tanınmayan kabiliyet; 3) entrikacı, mürâî, saman altından su yürüten; 4) dolap, desîse, entrika.
âb - ı zülâl ::: 1) berrak su; 2) billûr; 3) cam.
âb ü dâne ::: su ve ekmek (bkz. : kısmet, rızk).
ab ü kil ::: 1) su ve kil ( =arz); 2) fam vücut.
âb ü tâb ::: güzellik, parlaklık, tazelik. 2) tarz, âdet, yol. 3) Ağustos ayı.
âb ::: (a. i.) : ayıb, nakîsa, kusur, (bkz. : ayb).
abb ::: (a. i.) : ışık. (bkz. : nûr, ziyâ').
âb ::: su.
âb ::: su , letafet
âb ::: su
âb ::: ab
âb ::: ayıp
abb ::: ışık
abb ::: nur
abb ::: ziya
âb ::: noksan