Çağdaş Sözlük

air ~ عائر

Redhouse Sözlüğü - air ~ عائر maddesi. Sayfa: 1280 - Sira: 3

1880 yılı, Redhouse Türkçe İngilizce sözlüğü air - عائر ingilizce anlamı, عائر - air osmanlıca ne demek. İngilizce osmanlıca sözlükte عائر - air kelimesi nasıl geçiyor. air osmanlıca nasıl yazılır. air nedir, air ne demek arapca yazılışı.

عائر means in Ottoman Turkish. What does that mean in the Ottoman language عائر. عائر attoman turkish I mean, عائر What is the meaning of the word, what does it mean in turkish عائر, Ottoman Turkish English Dictionary

عائر ما هي الكلمات الإنجليزية تعني؟ عائر تعني باللغة الإنجليزية. عائر ماذا يعني في اللغة العثمانية. عائر ماذا يعني التركي. العثماني قاموس اللغة الإنكليزية. قاموس اللغة الإنجليزية عائر

عائر چه کلمات انگلیسی چیست؟ عائر به معنای انگلیسی. عائر چه در زبان عثمانی بود. عائر به چه معنی است ترکی. واژه نامه انگلیسی عثمانی. فارسی انگلیسی فرهنگ لغت عائر

air ~ عائر güncel sözlüklerde anlamı:

AiR ::: Göz ağrısı.

Air :::


  1. (i). hava, nefes; (müz). hava, nağme; tavır. air base hava üssü.air bladder (zool). baIıklarda hava ile dolu bir kese, hava kesesi. airborne (s). havadan gelen (toz mikrop v.b.); havadan nakledilen; uçmakta. air brake hava freni. air castle hayal edilen şey, hülya.air chamber hava hücresi. air chisel hava basınçlı kalem. air-cooled (s). hava ile soğutulmuş. air-conditioned (s).klima tertibatı bulunan. air-conditioner (i). harareti ayar eden cihaz, klima tertibatı. air coridor hava koridoru.aircraft (i). uçaklar, uçak, hava taşıtı. aircraft carrier uçak gemisi. airdrop (i). havadan yapılan yiyecek v.b. yardımı. airfield (i). havaalanı, iniş pisti. air fleet hava filosu. airflow (i). hava akımı. air force hava kuvvetleri. air gun hava tüfeği.air hammer sıkıştırılmış hava ile çalışan çekiç. air heating hava ile ısıtma. air intake hava almaya mahsus tertibat. air lane hava geçidi. airlift (i). uçaklarla taşıma.airline (i). hava yolu, havada doğru çizgi. airliner (i). dev uçak.air mail uçak postası. airman (i). havacı, tayyareci. airmanship (i). havacılık.air marshal hava mareşali.airplane (i). uçak.air plant (bot). başka bir bitki üzerinde büyüyen fakat gıdasını ondan almayan salep otu,liken veya yosun gibi bir bitki.air pocket hava boşluğu. airport (i). havaalanı.air post uçak postası. air power hava kuvvetlerinin gücü. airproof (s). hava geçirmez. air pump hava pompası.air raid hava hücumu. air-raid shelter sığınak.air resistance hava mukavemeti. air rifle tek saçma atan havalı tüfek. air route hava yolu. air shaft aydınlık, hava bacası.airship (i). uçak, motorlu balon. airsickness (i). uçak yolculuğunda duyulan rahatsızlık, hava tutması. airspace (i). bir binanın üzerindeki boş yer, hava, bir memleketin (şehrin v.b.) üzerindeki hava. air speed hava sürati, havaya nazaran sürat. air speed indicator sürat saati. airstrip (i). ufak hava meydanı. airtight (s). hava geçmez. air transport hava ulaşımı, hava taşıtı. air trap hava sifonu. air valve hava valfı. air warfare hava çarpışması. airways (i). hava yolları.airworthy (s). uçabilir, havalanabilir. an air of arrogance kendini beğenmiş tavır. compressed air sıkıştırılmış hava. put on airs çalım satmak, poz takınmak. she is on the air. radyoda söylüyor. take the air dışarıya çıkıp dolaşmak.up in the air karar verilmemiş, neticeye bağlanmamış. walk on air ayakları yere değmemek (sevincinden).

  2. (t). havalandırmak; güneşe sermek; ateşe göstermek; açmak. air one's views fikirlerini açmak.

air ::: göz ağrısı

AİR :::

Göz ağrısı