riba ~ ربا
Redhouse Sözlüğü - riba ~ ربا maddesi. Sayfa: 961 - Sira: 22
1880 yılı, Redhouse Türkçe İngilizce sözlüğü riba - ربا ingilizce anlamı, ربا - riba osmanlıca ne demek. İngilizce osmanlıca sözlükte ربا - riba kelimesi nasıl geçiyor. riba osmanlıca nasıl yazılır. riba nedir, riba ne demek arapca yazılışı.
ربا means in Ottoman Turkish. What does that mean in the Ottoman language ربا. ربا attoman turkish I mean, ربا What is the meaning of the word, what does it mean in turkish ربا, Ottoman Turkish English Dictionary
ربا ما هي الكلمات الإنجليزية تعني؟ ربا تعني باللغة الإنجليزية. ربا ماذا يعني في اللغة العثمانية. ربا ماذا يعني التركي. العثماني قاموس اللغة الإنكليزية. قاموس اللغة الإنجليزية ربا
ربا چه کلمات انگلیسی چیست؟ ربا به معنای انگلیسی. ربا چه در زبان عثمانی بود. ربا به چه معنی است ترکی. واژه نامه انگلیسی عثمانی. فارسی انگلیسی فرهنگ لغت ربا
riba ~ ربا güncel sözlüklerde anlamı:
RiBA ::: Tartısı ve ölçüsü belli olan bir malı aynı cinsten daha fazla olan bir mal ile, bir karşılığı olmaksızın, peşin olarak veya veresiye değiştirmektir. * Faiz. * Muamelede meşru miktardan tecavüz. * Bir şeyin artması, çoğalması. * Verilen borç para veya mal karşılığında kâr isteyip zarara ortak olmamak suretiyle hâsıl olan haram kazanç. (Bak: Faiz)
RiBA ::: Bahar evleri, çadırlar. Arazi. * Yaz yağmurları.
"); -rübâ ::: (f. s.) : "kapan, kapıcı" mânâlariyle 'birleşik kelimeler yapar. Ahen-rübâ : demir kapıcı, mıknatıs. Dil-rübâ : gönül kapan. gibi.
ribâ ::: faiz, haram para.
RiBa ::: Allahü teâlâ âyet-i kerîmelerde meâlen buyuruyor ki:
Allahü teâlâ bey'i (alış-verişi) helâl ve ribâyı ise haram kılmıştır. (Bekara sûresi: 275)
Allahü teâlâ ribâ karışan malı yok eder ve sadakaları verilen malı artırır (ona bereket verir). (Bekara sûresi: 276)
Aralarında, zinâ ve ribâ yayılan bir memlekette bulunanlara, Allahü teâlânın azâbı helâl oldu. (Hadîs-i şerîf-Zevâcir)
Fâiz (ribâ) almak ve vermek, insanın son nefesinde îmânsız gitmesine sebeb olabilir. (Kutbüddîn İznikî)
Alış-veriş yaparken ve ödünç verirken, ribâdan çok sakınmalıdır. Ödünç verilen kimseden, bir menfaat beklenmemelidir. Zîrâ, azıcık alınan veya verilen ribânın (fâizin) günâhı, Allahü teâlâ indinde, annesiyle zinâ etmiş gibidir. Fâizin azı da, çoğu da, alması da vermesi de haramdır. Çok sakınmak lâzımdır. (Süleymân bin Cezâ)
Zekâtı ve fıtraları, dînin emrettiği kimselere seve seve vermelidir. Fakirlere ve borç istiyenlere merhamet etmelidir. Malı, parayı, İslâmiyet'in izin vermediği yerlere harcamamalı, isrâf da etmemelidir. Ribâdan, kumarlı ve kumarsız oyunlardan sakınmalıdır. (Muhammed Ma'sûm)
ribâ ::: faiz , tefecinin aldığı aşırı faiz
ribâ ::: tefecinin aldığı aşırı faiz
ribâ ::: (a. i.) 1) bir şey artma, çoğalma. 2) tefecilikle alınan fahiş faiz.
-rübâ ::: (f. s.) kapan, kapıcı
RİBA :::