Çağdaş Sözlük

hasir ~ حصیر

Redhouse Sözlüğü - hasir ~ حصیر maddesi. Sayfa: 790 - Sira: 2

1880 yılı, Redhouse Türkçe İngilizce sözlüğü hasir - حصیر ingilizce anlamı, حصیر - hasir osmanlıca ne demek. İngilizce osmanlıca sözlükte حصیر - hasir kelimesi nasıl geçiyor. hasir osmanlıca nasıl yazılır. hasir nedir, hasir ne demek arapca yazılışı.

حصیر means in Ottoman Turkish. What does that mean in the Ottoman language حصیر. حصیر attoman turkish I mean, حصیر What is the meaning of the word, what does it mean in turkish حصیر, Ottoman Turkish English Dictionary

حصیر ما هي الكلمات الإنجليزية تعني؟ حصیر تعني باللغة الإنجليزية. حصیر ماذا يعني في اللغة العثمانية. حصیر ماذا يعني التركي. العثماني قاموس اللغة الإنكليزية. قاموس اللغة الإنجليزية حصیر

حصیر چه کلمات انگلیسی چیست؟ حصیر به معنای انگلیسی. حصیر چه در زبان عثمانی بود. حصیر به چه معنی است ترکی. واژه نامه انگلیسی عثمانی. فارسی انگلیسی فرهنگ لغت حصیر

hasir ~ حصیر güncel sözlüklerde anlamı:

HASiR ::: Bir şey söyler veya okurken dili tutulan kimse. Kekeme insan. * Hasır.

HaSiR ::: Hasarete uğrayan. Zarara, ziyana uğrayan.

HASiR ::: Feri gitmiş, donuklaşmış göz. * Hasret çeken. Meramına nail olamayan. * Yorulmuş. * Açılmış. * Zayıf.

HASiR ::: Hüsranda olan. Sapıtan, dalâlete giden. Azgın. * Eli boş. Müdafaasız. Çaresiz.

hasîr ::: (a. s.) : 1) feri gitmiş, donuklaşmış [göz]. Basar-ı hasîr : fersiz, donuk göz. 2) hasret çeken, (bkz. : hâsir1, hasret-keş).

hâsir ::: (a. s. hasret'den.) : 1) hasret çeken, meramına nail olamıyan. 2) çıplak, silâhsız, eliboş, müdâfaadan âciz [adam], "hâib" kelimesiyle birlikte kullanılır].

hâsir ::: (a. s. hasâr'dan. hâsirîn. hâsirün) : zarara, ziyana uğrıyan.

hasîr ::: (a. i.) : 1) hasır. 2) s. söyler veya okurken dili tutulan.

hasîr ::: (a. s.) : (bkz. : hâsir).

hasîr ::: hasret çeken.

hasîr ::: zarara uğrayan.

hâsir ::: zarar eden , hüsrana uğrayan

hasîr ::: hasır , hasret çeken

hasîr ::: ‬hasır

hâsir ::: ‬zarar eden

hâsir ::: hüsrana uğrayan

hasîr ::: (a. s.) 1) feri gitmiş, donuklaşmış [göz]. Basar-ı hasîr : fersiz, donuk göz. 2) hasret çeken, (bkz. : hâsir1, hasret-keş).

hâsir ::: (a. s. hasret'den.) 1) hasret çeken, meramına nail olamıyan. 2) çıplak, silâhsız, eliboş, müdâfaadan âciz [adam],

hâsir ::: (a. s. hasâr'dan. hâsirîn. hâsirün) zarara, ziyana uğrıyan.

hasîr ::: (a. i.) 1) hasır. 2) s. söyler veya okurken dili tutulan.

hasîr ::: (a. s.) (bkz. : hâsir).

HASÎR :::

Hüsranda olan. Sapıtan, dalâlete giden. Azgın. * Eli boş. Müdafaasız. Çaresiz

HÂSİR :::

Hasarete uğrayan. Zarara, ziyana uğrayan

Diğer Osmanlıca Sözlüklerde: