Çağdaş Sözlük

has ~ حاس

Redhouse Sözlüğü - has ~ حاس maddesi. Sayfa: 751 - Sira: 32

1880 yılı, Redhouse Türkçe İngilizce sözlüğü has - حاس ingilizce anlamı, حاس - has osmanlıca ne demek. İngilizce osmanlıca sözlükte حاس - has kelimesi nasıl geçiyor. has osmanlıca nasıl yazılır. has nedir, has ne demek arapca yazılışı.

حاس means in Ottoman Turkish. What does that mean in the Ottoman language حاس. حاس attoman turkish I mean, حاس What is the meaning of the word, what does it mean in turkish حاس, Ottoman Turkish English Dictionary

حاس ما هي الكلمات الإنجليزية تعني؟ حاس تعني باللغة الإنجليزية. حاس ماذا يعني في اللغة العثمانية. حاس ماذا يعني التركي. العثماني قاموس اللغة الإنكليزية. قاموس اللغة الإنجليزية حاس

حاس چه کلمات انگلیسی چیست؟ حاس به معنای انگلیسی. حاس چه در زبان عثمانی بود. حاس به چه معنی است ترکی. واژه نامه انگلیسی عثمانی. فارسی انگلیسی فرهنگ لغت حاس

has ~ حاس güncel sözlüklerde anlamı:

hâss ::: (a. s. c. : havas) : 1) mahsus, * özel. İsm-i hâss : has isim, *özel ad. 2) hüküm darın kendine mahsus olan. 3) saf, hâlis. 4) tar. Osmanlı Imparatorluğu'nun eski devirlerinde, devletin büyüklerine ayrılan ve yıllık geliri yüzbin akçadan yukarı olan arazi.

hâss ü âm ::: herkes.

hâss-ül-hâss ::: en has, en güzel.

hâs ::: özel.

Has :::


  1. Özgü, öze, mahsus

  2. Katışıksız, en iyi cinsten, saf.

  3. Hükümdara özgü olan.

  4. İyi nitelikleri kendinde toplamış olan (kimse).

  5. Başmaklık.

  6. Yıllık geliri 100.000 akçeyi aşan dirlik.

  7. Osmanlı İmparatorluğu toprak düzeninde yıllık geliri yüz bin akçeden çok olan topraklardan alınan vergi.

hâs ::: özel , hususi , özgü , has , çöp

hâs ::: ‬özgü

hâs ::: has

hâs ::: saf

hâs ::: özel

has ::: ‬çöp

has ::: (f. i.) ot kırıntısı, çörçöp. Hâr ü has : çalı çırpı.

hâs ::: (f. i.) 1) kırıntı, döküntü, süprüntü. (bkz. : hâşâk). 2) şiddet, kızgınlık.

Has ::: Sıkıştırmadan bir yerin içine alma; hareketten menetme; etrafını çevirme; vakfetme

Has ::: Sıkıştırmadan bir yerin içine alma; hareketten menetme; etrafını çevirme; vakfetme

has ::: mahsus, özgü, saf

has :::

sıkıştırmadan bir yerin içine alma; hareketten menetme; etrafını çevirme; vakfetme