Çağdaş Sözlük

emr ~ امر

Redhouse Sözlüğü - emr ~ امر maddesi. Sayfa: 198 - Sira: 15

1880 yılı, Redhouse Türkçe İngilizce sözlüğü emr - امر ingilizce anlamı, امر - emr osmanlıca ne demek. İngilizce osmanlıca sözlükte امر - emr kelimesi nasıl geçiyor. emr osmanlıca nasıl yazılır. emr nedir, emr ne demek arapca yazılışı.

امر means in Ottoman Turkish. What does that mean in the Ottoman language امر. امر attoman turkish I mean, امر What is the meaning of the word, what does it mean in turkish امر, Ottoman Turkish English Dictionary

امر ما هي الكلمات الإنجليزية تعني؟ امر تعني باللغة الإنجليزية. امر ماذا يعني في اللغة العثمانية. امر ماذا يعني التركي. العثماني قاموس اللغة الإنكليزية. قاموس اللغة الإنجليزية امر

امر چه کلمات انگلیسی چیست؟ امر به معنای انگلیسی. امر چه در زبان عثمانی بود. امر به چه معنی است ترکی. واژه نامه انگلیسی عثمانی. فارسی انگلیسی فرهنگ لغت امر

emr ~ امر güncel sözlüklerde anlamı:

EMR ::: İş buyurma. * Buyurulan şey. * Madde, husus, hâdise.

emerr ::: (a. s.) : daha (en, pek) acı.

emerr-i edviye ::: ilâçların en acısı.

emir ::: (a. i. c. : evâmir) : (bkz. : emr).

emr ::: (a. i. c. : evâmir) : 1) iş buyurma, buyruk, buyrultu, [ağızdan veyâ yazı ile]. 2) iş, şey, husus, vakıa, hâdise, [bu mânâlarda kullanıldığı takdirde cemi "umur" gelir], (bkz. : emir).

emr bi-l-ma'rûf ve nehy ale-l-münker ::: şeriatın emirlerine uygun emir ve yasaklarına göre yaptırmama.

emr-i âlî ::: [eskiden] pâdişâh tarafından verilen emir.

emr-i gaib gr. ::: üçüncü şahsa verilen emir.

emr-i garîb ::: tuhaf şey.

emr-i hakk (Allah'ın emri) ::: ölüm.

emr-i hâzır ::: gr. ikinci şahsa verilen emir.

emr-i ilâhî ::: (Allah'ın emri) : ölüm.

emr-i kavlî ::: aldığı emri yapmıya mecbur olan [kimse].

emr-i müşkil ::: zor iş.

emr-i sâmî ::: [eskiden] sadâret makamından yazılan emirname.

emr-i tabîî ::: tabîî iş.

emr-i vâki' ::: beklenmedik bir emir.

emr ü fermân hazret-i men leh-ül-emrindir ::: emir ve ferman, emir sahibi olan kimsenindir.

emr ::: emir, buyruk.

EMR ::: Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki:

O hâlde bana uyunuz. Emrime itâat ediniz. (Tâhâ sûresi: 90)

İnsan her hareketinde, her işinde, Allahü teâlânın emrini ve yasağını gözetince, emr ve yasakların sâhibini unutmaktan kurtulur, devamlı zikretmiş, Allahü teâlâyı hatırlamış olur. (İmâm-ı Rabbânî)

Emre uymak, edebi gözetmekten önce gelir. (Abdullah-ı Dehlevî)

2. İş.

Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki:

Size söylediklerimi yakında hatırlayacaksınız. Ben emrimi Allahü teâlâya ısmarlıyorum. Çünkü Allah kullarını çok iyi görendir. (Mü'min sûresi: 44)

Bütün emrler Allah'a döndürülür. (Bekara sûresi: 210)

EMR ::: Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki:

O hâlde bana uyunuz. Emrime itâat ediniz. (Tâhâ sûresi: 90)

İnsan her hareketinde, her işinde, Allahü teâlânın emrini ve yasağını gözetince, emr ve yasakların sâhibini unutmaktan kurtulur, devamlı zikretmiş, Allahü teâlâyı hatırlamış olur. (İmâm-ı Rabbânî)

Emre uymak, edebi gözetmekten önce gelir. (Abdullah-ı Dehlevî)

2. İş.

Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki:

Size söylediklerimi yakında hatırlayacaksınız. Ben emrimi Allahü teâlâya ısmarlıyorum. Çünkü Allah kullarını çok iyi görendir. (Mü'min sûresi: 44)

Bütün emrler Allah'a döndürülür. (Bekara sûresi: 210)

emir ::: iş , buyruk , emir

emr ::: emir , buyruk , iş , husus

emir ::: ‬buyruk

emir ::: emir

emr ::: ‬emir

emr ::: buyruk

emr ::: iş

emir ::: (a. i. c. : evâmir) (bkz. : emr).

emr ::: (a. i. c. : evâmir) 1) iş buyurma, buyruk, buyrultu, [ağızdan veyâ yazı ile]. 2) iş, şey, husus, vakıa, hâdise, [bu mânâlarda kullanıldığı takdirde cemi

EMR :::

İş buyurma. * Buyurulan şey. * Madde, husus, hâdise