arz ~ ارض
Redhouse Sözlüğü - arz ~ ارض maddesi. Sayfa: 68 - Sira: 13
1880 yılı, Redhouse Türkçe İngilizce sözlüğü arz - ارض ingilizce anlamı, ارض - arz osmanlıca ne demek. İngilizce osmanlıca sözlükte ارض - arz kelimesi nasıl geçiyor. arz osmanlıca nasıl yazılır. arz nedir, arz ne demek arapca yazılışı.
ارض means in Ottoman Turkish. What does that mean in the Ottoman language ارض. ارض attoman turkish I mean, ارض What is the meaning of the word, what does it mean in turkish ارض, Ottoman Turkish English Dictionary
ارض ما هي الكلمات الإنجليزية تعني؟ ارض تعني باللغة الإنجليزية. ارض ماذا يعني في اللغة العثمانية. ارض ماذا يعني التركي. العثماني قاموس اللغة الإنكليزية. قاموس اللغة الإنجليزية ارض
ارض چه کلمات انگلیسی چیست؟ ارض به معنای انگلیسی. ارض چه در زبان عثمانی بود. ارض به چه معنی است ترکی. واژه نامه انگلیسی عثمانی. فارسی انگلیسی فرهنگ لغت ارض
arz ~ ارض güncel sözlüklerde anlamı:
ARZ ::: (Erz) Yeryüzü, toprak, zemin, dünya. * Aşağı ve alçak. * Memleket, ülke. * Küre. * İklim. * Davarın ayağının altı.
ARZ ::: f. Ardıç adı verilen bir ağaç.
ARZ ::: Bir büyüğe bir şeyi hürmetle vermek. Bir işi büyüğüne hürmetle anlatmak. İzâh etmek. Takdim etmek. Bir kimseye bir şeyi izhar etmek. * Kıymetli bir şeyi diğer bir şeyle değiştirmek. * Bir şeyin birden, âniden meydana gelmesi. * Altın ve paradan gayrı mal, metâ. Bir şeyin uzunluk mukabili olan genişliği. * Bir muamelede aldanmak. * Sağlam insanın hemen ölmesi. * Delirmek. * Coğ: Bir yerin yeryüzünde hatt-ı istivâdan (ekvatordan) olan uzaklığı. * Koz: Bir yıldızın mıntıkatulbürucdan olan uzaklığı.
ARZ ::: f. Sunma, gösterme, takdim etme.
arz ::: (a. i. c.) : arazûn ve [tabakaları bakımından], "arzîn" şekli de vardır). 1) Dünyâ. 2) toprak. 3) iklim; memleket.
arz-ı a'şâriye ::: öşür-onda bir-vergi veren memleket.
arz-ı belde ::: astr. her hangi bir mahallin üstünden geçen arz dâiresi.
arz-ı belde ta'yîni ::: jeod., astr. herhangi bir mahalde kutup yıldızına veya diğer yıldızlara rasatlar ve bu rasatlara dayanan astronomik hesaplar yapmak suretiyle o yerin arzını tâyin etme. [ayni ameliye Güneşle de yapılabilir].
arz-ı harâc ::: vergi veren memleket.
arz-ı mev'ûd ::: Filistin.
arz-ı mukaddes ::: Filistin ve havâlisi.
arz-ullâhi vâsia ::: Allah'ın yarattığı yer yüzü geniştir; geniş arazî.
ârz ::: (f. i.) : ardıç denilen ağaç. (bkz. : âriz).
arz ::: (a. i.) : 1) en, genişlik. 2) astr. *enlem.
arz-ı cenubî ::: güney enlem.
arz-ı şimâlî ::: kuzey enlem.
ırza ::: (a. i.) : otu çok olan yer, çayırlık.
arz ::: sunma, verme, gösterme.
arz ::: yer, yeryüzü.
Arz :::
- Sunma.
- Yüksek bir makama anlatma, bildirme.
- En, genişlik.
- Yer, yeryüzü.
arz ::: dünya , sunma , yeryüzü , yer , genişlik , en , arzetme , gösterme
arz ::: yer
arz ::: dünya
arz ::: yeryüzü
arz ::: genişlik
arz ::: en
arz ::: enlem
arz ::: sunma
arz ::: arzetme
arz ::: (a. i. c.) arazûn ve [tabakaları bakımından],
ârz ::: (f. i.) ardıç denilen ağaç. (bkz. : âriz).
Arz ::: Sunma; gösterme; bildirme; önüne koyma; anlatma (bir büyüğe)
ırza ::: (a. i.) otu çok olan yer, çayırlık.
Arz ::: Sunma; gösterme; bildirme; önüne koyma; anlatma (bir büyüğe)
arz ::: en, maruzat, yer, yeryüzü
arz :::
ARZ :::