irsad ~ ارصاد
Redhouse Sözlüğü - irsad ~ ارصاد maddesi. Sayfa: 68 - Sira: 10
1880 yılı, Redhouse Türkçe İngilizce sözlüğü irsad - ارصاد ingilizce anlamı, ارصاد - irsad osmanlıca ne demek. İngilizce osmanlıca sözlükte ارصاد - irsad kelimesi nasıl geçiyor. irsad osmanlıca nasıl yazılır. irsad nedir, irsad ne demek arapca yazılışı.
ارصاد means in Ottoman Turkish. What does that mean in the Ottoman language ارصاد. ارصاد attoman turkish I mean, ارصاد What is the meaning of the word, what does it mean in turkish ارصاد, Ottoman Turkish English Dictionary
ارصاد ما هي الكلمات الإنجليزية تعني؟ ارصاد تعني باللغة الإنجليزية. ارصاد ماذا يعني في اللغة العثمانية. ارصاد ماذا يعني التركي. العثماني قاموس اللغة الإنكليزية. قاموس اللغة الإنجليزية ارصاد
ارصاد چه کلمات انگلیسی چیست؟ ارصاد به معنای انگلیسی. ارصاد چه در زبان عثمانی بود. ارصاد به چه معنی است ترکی. واژه نامه انگلیسی عثمانی. فارسی انگلیسی فرهنگ لغت ارصاد
irsad ~ ارصاد güncel sözlüklerde anlamı:
iRSAD ::: Gözetlemek. * Hâzır ve âmâde eylemek. * Mükâfat vermek. * Edb: Secili ve kâfiyeli bir cümlede ses uyumundaki ana sesi önce tanıtıp, ondan so a gelecek kelimeyi tanıtma sanatıdır. Meselâ:Elemin Kays'a kıyas etme din-i mahzunun, Yok idi aklı ne derdi var idi Mecnunun.(Baki)Birinci mısrada "Kays" isminin geçmesi, ikinci mısrada ise "Yok idi aklı, ne derdi var idi." denmesi sözün sonunun "Mecnun" olacağını hemen akla getirmektedir.
ersâd ::: (a. i. raşad'ın c.) : rasatlar, gözlemeler, gözetlemeler.
irsâd ::: (a. i.) : 1) hazırlama. 2) hazır olma. 3) ed. seci'li ve kafiyeli olan bir sözün sonu, neden ibaret bulunduğunu sözle bildirme. 4) beytülmale âit bir mülkün rakabesi kemâkân beytülmâlin olmak üzere menfaatin sultan tarafından bir cihete tahsîs olunması.
irsâd-ı gayr-i sahih ::: huk. [eskiden] haztneye âit bir kısım varidatı, hazîne masraflarından olmıyan bir cihete tahsîs.
irsâd-ı sahih ::: huk. [eskiden] hazîneye âit bir kısım varidatı, hazîne masraflarına dâhil bir cihete tahsîs etme.
irsâd-ı vakf ::: huk. [eskiden] rakabesi beytülmale (hazîneye) sit bir mülkün menfaatini, ülü-lemr'in, hazîneden istihkakı olan kimseye tâyin ve tahsîs etmesi, [bu kabil vakıflara "tahsîsat" ıtlak olunur]
irsâd ::: (a. i. rüşd'den. c. : irşâdât) : 1) doğru yolu gösterme, uyarma. 2) tas. irfan sahibi birinin, bir kimseye tarîkatı ve tanrı yolunu göstermesi.
irsâd-ül-mürid ::: afyonkarahisarlı şeyh kasım bin mahmûd'un 1421 (h. 825) yılında meydana getirerek m. murad'a sunduğu mirsâd-ül-ibâd tercümesidir.
irsad ::: gözetlemek , hazır ve amade eylemek , mükafat vermek , edb: secili ve kafiyeli bir cümlede ses uyumundaki ana sesi önce tanıtıp , ondan sonra gelecek kelimeyi tanıtma sanatıdır , mesela:elemin kays'a kıyas etme din-i mahzunun , yok idi aklı ne derdi var idi mecnunun , (baki)birinci mısrada "kays" isminin geçmesi , ikinci mısrada ise "yok idi aklı , ne derdi var idi , " denmesi sözün sonunun "mecnun" olacağını hemen akla getirmektedir
ersâd ::: (a. i. raşad'ın c.) rasatlar, gözlemeler, gözetlemeler.
İRSAD :::