Çağdaş Sözlük

nazır ~ ناضر

Redhouse Sözlüğü - nazır ~ ناضر maddesi. Sayfa: 2064 - Sira: 20

1880 yılı, Redhouse Türkçe İngilizce sözlüğü nazır - ناضر ingilizce anlamı, ناضر - nazır osmanlıca ne demek. İngilizce osmanlıca sözlükte ناضر - nazır kelimesi nasıl geçiyor. nazır osmanlıca nasıl yazılır. nazır nedir, nazır ne demek arapca yazılışı.

ناضر means in Ottoman Turkish. What does that mean in the Ottoman language ناضر. ناضر attoman turkish I mean, ناضر What is the meaning of the word, what does it mean in turkish ناضر, Ottoman Turkish English Dictionary

ناضر ما هي الكلمات الإنجليزية تعني؟ ناضر تعني باللغة الإنجليزية. ناضر ماذا يعني في اللغة العثمانية. ناضر ماذا يعني التركي. العثماني قاموس اللغة الإنكليزية. قاموس اللغة الإنجليزية ناضر

ناضر چه کلمات انگلیسی چیست؟ ناضر به معنای انگلیسی. ناضر چه در زبان عثمانی بود. ناضر به چه معنی است ترکی. واژه نامه انگلیسی عثمانی. فارسی انگلیسی فرهنگ لغت ناضر

nazır ~ ناضر güncel sözlüklerde anlamı:

NAZIR ::: (C.: Nüzzâr) Nazar eden, bakan. * Bir idarenin veya dairenin umur ve işlerine bakan en büyük memur. Bir işin idaresine memur reis. * Kabine azalarından herbiri. Nâzır. Vekil. Bakan. * Vâsinin yapacağı tasarruflara nezarette bulunmak üzere musi veya hâkim tarafından tayin olunan zat. (Ist. Fık. K.)(Bir noktayı tam yerinde icad etmek için, bütün kâinatı icad edecek bir kudret-i gayr-ı mütenahî lâzımdır. Zira, şu kitab-ı kebir-i kâinatın herbir harfinin, bâhusus zihayat herbir harfinin, herbir cümlesine müteveccih birer yüzü, nâzır birer gözü vardır. M.)

NAZIR ::: Taze, tazeleşen.

nazır ::: (a. s. nazar, nezâret'den. c. : nuzzâr) : 1) nazar eden, nezâret eden, bakan, gözeten. 2) i. (eskiden) vekîl, bakan [kabinede] . (bkz. : vezîr). 3) bir yüzü bir tarafa olan.

nâzır-ı vakf ::: huk. [eskiden] mütevelliye vakfa âit işlerde nezâret etmek ve bu işlerde rey bakımından mütevelliye mercî olmak üzere nasbolunmuş olan zat.

nâzır ::: nazar eden, bakan.

NaZIR ::: Allahü teâlâ hayy (diri), alîm (bilici), kâdir (gücü yetici) ve mütekellim (konuşucu) olarak sonsuz zamanlarda hep hâzırdır ve nâzırdır. Hayat, ilim, kudret ve kelâm sıfatları zamansız ve mekansız olduğu gibi, hâzır ve nâzır olması da zaman ve mekâna bağlı değildir. Allahü teâlânın sıfatlarının hepsi böyledir. Allahü teâlânın hâzır olması gibi hiç kimse hâzır değildir. Peygamberlerin aleyhimüsselâm, evliyânın ve sâlih mü'minlerin rûhlarının yardım için çağrıldıklarında ve başka zamanlarda hâzır olmaları, zamâna ve mekâna bağlı olarak meydana gelir. Evliyânın rûhları hâzırdır, bilirler demek, îmânı giderir. Burada îmânı gideren husus, evliyânın rûhlarının hâzır olacağına inanmak değil, onların rûhlarının hâzır olduklarını bilmediği hâlde gaybden haber vermektir. Çünkü gaybı Allahü teâlâ ve O'nun bildirdikleri bilir. (Seyyid Abdülhakîm)

2. Vakfın işlerini, dînin emirlerine uygun olarak idâre etmek üzere vâkıf (vakıf yapan) veya hâkim tarafından tâyin edilen mütevellînin vakıf işlerindeki tasarruflarını murâkabe (kontrol) etmesi ve gerektiğinde ona re'yleri (görüşleri) ile yardımcı olması için vazîfelendirilen kimse. Bâzan mütevellîye de nâzır denmiştir.

Vakfın nâzırı veya herhangi vazîfelisi, suç işlemedikçe azl olunamazlar (bu vazîfelerinden alınamazlar). Vakfı kirâya vermek, mütevellînin vazîfesidir. Hâkim, vâli karışamaz. Bir vakfın bir nâzırı ve bir mütevellîsi olsa, mütevellî, nâzırın haberi olmadan bir şey yapamaz. Kayyım (vakfın hizmetçisi), mütevellî ve nâzır aynı hakka sâhibdirler. (Fetâvây-ı Hayriyye)

Nazır :::


  1. Bir yere doğru bakan (ev, oda vb.)
    Örnek: Küçük fakat çok şirin bir oda, gölgelik, denize nazır. H. Taner

  2. Bakan
    Örnek: Eski nazırlardan birisine ilk defa burada rastladım. A. Gündüz

nâzır ::: bakan , nazar eden

nâzır ::: ‬bakan

nâzır ::: nezaret eden

Nazır ::: Bakan, vekil.

nazır ::: bakan

nazır ::: karşı

nazır ::: taraf

nazır ::: karşı

nazır ::: taraf

nazır ::: karşı

nazır ::: taraf

nazır ::: karşı

nazır ::: taraf

NAZIR :::

Taze, tazeleşen