Çağdaş Sözlük

musa ~ موسع

Redhouse Sözlüğü - musa ~ موسع maddesi. Sayfa: 2029 - Sira: 31

1880 yılı, Redhouse Türkçe İngilizce sözlüğü musa - موسع ingilizce anlamı, موسع - musa osmanlıca ne demek. İngilizce osmanlıca sözlükte موسع - musa kelimesi nasıl geçiyor. musa osmanlıca nasıl yazılır. musa nedir, musa ne demek arapca yazılışı.

موسع means in Ottoman Turkish. What does that mean in the Ottoman language موسع. موسع attoman turkish I mean, موسع What is the meaning of the word, what does it mean in turkish موسع, Ottoman Turkish English Dictionary

موسع ما هي الكلمات الإنجليزية تعني؟ موسع تعني باللغة الإنجليزية. موسع ماذا يعني في اللغة العثمانية. موسع ماذا يعني التركي. العثماني قاموس اللغة الإنكليزية. قاموس اللغة الإنجليزية موسع

موسع چه کلمات انگلیسی چیست؟ موسع به معنای انگلیسی. موسع چه در زبان عثمانی بود. موسع به چه معنی است ترکی. واژه نامه انگلیسی عثمانی. فارسی انگلیسی فرهنگ لغت موسع

musa ~ موسع güncel sözlüklerde anlamı:

MUSA ::: Beni İsrâil peygamberlerinden Hz. Musa'nın (A.S.) ismi. Dört büyük kitaptan birisi olan Tevrat, vahiy yoluyla kendisine gelmiştir. Yahudilerin en büyük peygamberidir. Şeriatı, İsa'ya (A.S.) kadar devam etti. Yusuf'un (A.S.) soyundan Yuşa nâmındaki peygamberi yerine tâyin ederek vefat etmiştir. Mısır firavununa karşı mücadele etti. Harun (A.S.) kardeşi ve kendi veziri hükmünde idi.(Mısır Kıt'ası, kumistan olan Sahra-yı Kebir'in bir parçası olduğundan Nil-i Mübarek'in feyziyle gâyet mahsuldâr bir tarla hükmüne geçtiğinden, o cehennem-nümun sahra komşuluğunda şöyle cennet-misal bir mevki-i mübarekin bulunması, felâhat ve ziraatı, ahalisinde pek mergub bir surete getirmiş ve o sekenenin seciyesine öyle tesbit etmiş ki ziraatı, kudsiye; ve vasıta-ı ziraat olan "Bakar"ı ve "Sevr"i mukaddes, belki mâbud derecesine çıkarmış. Hattâ o zamandaki Mısır milleti, sevr'e, bakar'a ibadet etmek derecesinde bir kudsiyet vermişler. İşte o zamanda Benî-İsrail dahi, o kıt'ada neş'et ediyordu ve o terbiyeden bir hisse aldıkları, "İcl" mes'elesinden anlaşılıyor.İşte Kur'an-ı Hakîm, Hazret-i Musa Aleyhisselâm'ın risaletiyle, o milletin seciyelerine girmiş ve istidatlarına işlemiş olan o bakar-perestlik mefkuresini kesip öldürdüğünü, bir bakar'ın zebhi ile ifham ediyor. S.)

MUSA ::: Vasiyet olunan mal. * Menfaat.

mûsâ ::: (a. s. vesâyet'den) : 1) vasiyet olunan mal ve menfaat. mûsâ-bih : vasiyet olunan şey. mûsâ-leh : kendisine bir şey vasiyet olunan [adam] . 2) tavsiye olunmuş, tavsiye edilmiş.

müvess ::: (a. s. vesü' ve saat'den) : tevsi' eden, nişleten.

musa ::: beni israil peygamberlerinden hz , musa'nın ismi , dört büyük kitaptan birisi olan tevrat , vahiy yoluyla kendisine gelmiştir , yahudilerin en büyük peygamberidir , şeriatı , isa'ya kadar devam etti , yusuf'un soyundan yuşa namındaki peygamberi yerine tayin ederek vefat etmiştir , mısır firavununa karşı mücadele etti , harun kardeşi ve kendi veziri hükmünde idi , vasiyet olunan mal , menfaat

mûsâ ::: (a. s. vesâyet'den) 1) vasiyet olunan mal ve menfaat. mûsâ-bih : vasiyet olunan şey. mûsâ-leh : kendisine bir şey vasiyet olunan [adam] . 2) tavsiye olunmuş, tavsiye edilmiş.

müvess ::: (a. s. vesü' ve saat'den) tevsi' eden, nişleten.

MUSA :::

Vasiyet olunan mal. * Menfaat