muhsan ~ محصن
Redhouse Sözlüğü - muhsan ~ محصن maddesi. Sayfa: 1763 - Sira: 40
1880 yılı, Redhouse Türkçe İngilizce sözlüğü muhsan - محصن ingilizce anlamı, محصن - muhsan osmanlıca ne demek. İngilizce osmanlıca sözlükte محصن - muhsan kelimesi nasıl geçiyor. muhsan osmanlıca nasıl yazılır. muhsan nedir, muhsan ne demek arapca yazılışı.
محصن means in Ottoman Turkish. What does that mean in the Ottoman language محصن. محصن attoman turkish I mean, محصن What is the meaning of the word, what does it mean in turkish محصن, Ottoman Turkish English Dictionary
محصن ما هي الكلمات الإنجليزية تعني؟ محصن تعني باللغة الإنجليزية. محصن ماذا يعني في اللغة العثمانية. محصن ماذا يعني التركي. العثماني قاموس اللغة الإنكليزية. قاموس اللغة الإنجليزية محصن
محصن چه کلمات انگلیسی چیست؟ محصن به معنای انگلیسی. محصن چه در زبان عثمانی بود. محصن به چه معنی است ترکی. واژه نامه انگلیسی عثمانی. فارسی انگلیسی فرهنگ لغت محصن
muhsan ~ محصن güncel sözlüklerde anlamı:
MUHSAN ::: Fık: Akıl. Büluğ. İslâmiyet. Hürriyet. Nikâh-ı sahih ile teehhül vasıflarını câmi olan kimse.
muhassan ::: (a. s. hısn'dan) : kuvvetlendirilmiş, istihkâmlanmış.
muhassın ::: (a. s.) : 1) kale gibî korunaklı ve sağlam kılan. 2) nâmahremden saklıyan.
muhsan ::: (a. s.) : [eskiden] akıl, bulûğ, İslâmiyet, hürriyet, nikâh-ı sahîh ile teehhül gibi evsâfı câmî olan kimse.
muhsın ::: (a. s.) : (bkz. : muhassın1, 2.
MUHSAN ::: Âyet-i kerîmede meâlen buyruldu ki:
Bugün size temiz ve iyi şeyler helâl kılınmıştır. Kendilerine kitap verilenin (yahûdî, hıristiyan vb.) yiyeceği size helâldir, sizin yiyeceğiniz de onlara helâldir. Mü'min kadınlardan muhsan olanlar ile daha önce kendilerine kitap verilenlerden muhsan kadınlar da, nâmuslu olmak, zinâ etmemek ve gizli dost tutmamak üzere mehirlerini vermeniz şartıyla size helâldir... (Mâide sûresi: 5)
Zinâ haddi iki çeşittir. Birisi muhsan olan kişi içindir. Haddi (cezâsı) bir meydanda ölünceye kadar taşlanmaktır. İkincisi muhsan olmayan kimse içindir. Haddi (cezâsı) yüz sopadır. (Molla Hüsrev, Alâüddîn-i Haskefî)
Dünyâda yapılan işin karşılığının nasıl olacağını, Allahü teâlâdan başka kimse bilmez. İnsan bilgisi bunu anlıyamaz. Meselâ muhsan olan bir kimseyi kazf edene (zinâ lafı atana) seksen sopa vurulmasını emreylemiştir. (Ahmed Fârûkî)
İslâmiyet'te muhsan olan erkek veya kadına zinâ lafı atmak büyük günahtır. (Alâüddîn-i Haskefî)
MUHSÎ (El-Muhsî): Allahü teâlânın Esmâ-i hüsnâsından (güzel isimlerinden). Bütün mahlûkâtın sayısını, miktârını bilen ve kendisine hiçbir şey gizli olmayan.
Muhsî ism-i şerîfini söyliyen kimse, Allahü teâlânın izniyle başkalarını cezbeder, itâati altına alır. (Yûsuf Nebhânî)
muhsan ::: fık: akıl , büluğ , islamiyet , hürriyet , nikah-ı sahih ile teehhül vasıflarını cami olan kimse
muhassan ::: (a. s. hısn'dan) kuvvetlendirilmiş, istihkâmlanmış.
muhassın ::: (a. s.) 1) kale gibî korunaklı ve sağlam kılan. 2) nâmahremden saklıyan.
muhsan ::: (a. s.) [eskiden] akıl, bulûğ, İslâmiyet, hürriyet, nikâh-ı sahîh ile teehhül gibi evsâfı câmî olan kimse.
muhsın ::: (a. s.) (bkz. : muhassın1, 2.
MUHSAN :::