Çağdaş Sözlük

kıran ~ قیران

Redhouse Sözlüğü - kıran ~ قیران maddesi. Sayfa: 1505 - Sira: 12

1880 yılı, Redhouse Türkçe İngilizce sözlüğü kıran - قیران ingilizce anlamı, قیران - kıran osmanlıca ne demek. İngilizce osmanlıca sözlükte قیران - kıran kelimesi nasıl geçiyor. kıran osmanlıca nasıl yazılır. kıran nedir, kıran ne demek arapca yazılışı.

قیران means in Ottoman Turkish. What does that mean in the Ottoman language قیران. قیران attoman turkish I mean, قیران What is the meaning of the word, what does it mean in turkish قیران, Ottoman Turkish English Dictionary

قیران ما هي الكلمات الإنجليزية تعني؟ قیران تعني باللغة الإنجليزية. قیران ماذا يعني في اللغة العثمانية. قیران ماذا يعني التركي. العثماني قاموس اللغة الإنكليزية. قاموس اللغة الإنجليزية قیران

قیران چه کلمات انگلیسی چیست؟ قیران به معنای انگلیسی. قیران چه در زبان عثمانی بود. قیران به چه معنی است ترکی. واژه نامه انگلیسی عثمانی. فارسی انگلیسی فرهنگ لغت قیران

kıran ~ قیران güncel sözlüklerde anlamı:

KIRAN ::: (C.: Kırânât) Yakınlık, mukarenet. * Ayrı iki şeyin birleşmesi. * İki gezegenin bir burçta bulunması.

kıran ::: (f. i.) : 1848 den 1927 ye kadar İran'da kullanıan bir gümüş para. [1 1/4 dolar değerinde olup 10 kıran 1 tornan ederdi]

kıran ::: (a. i. c. : kırânât) : 1) yakınlık, (bkz. : mukarenet). 2) iki şeyin birleşmesi. 3) astr. seyyare (* gezegen) lerden ikisinin bir burçta birleşmesi.

kırân-ı nahseyn (nahs-i kıran) ::: astr. Mars (Merîh) ile Satürn (Zuhal) ün aynı burçta birbirine yaklaşması, [kutsuzluk işareti sayılır]

kırân-ı sa'deyn (sa'd-i kıran) ::: Venüs (Zühre) ile Jüpiter (Müşteri) in aynı burçta birbirine yaklaşması, [kutluluk işareti sayılır] . Sâhib-kırân : çok talihli, çok kuvvetli hükümdar).

Kıran :::


  1. Kırma işini yapan (kimse).

  2. Bir topluluğun ve özellikle hayvanların büyük bir bölümünü yok eden hastalık veya başka sebep, ölet, afet
    Örnek: Kıranları ve zelzeleleri, feyezanları ve harpleri görmüşlerdir. S. F. Abasıyanık

  3. Kıyı, kenar, çevre, uç.

  4. Dağ sırtı, tepe, bayır.

  5. Kıraç toprak.

  6. Birbirine paralel olarak uzanan iki akarsu arasında kalmış dağ sırtı.

  7. 1. Çevre, kıyı, kenar. 2. Ufuk. 3. Tepe, yamaç, bayır.

kıran ::: yakınlık , iki gezegenin bir burçta bulunması

kıran ::: ‬yakınlaşma

kıran ::: iki gezegenin aynı burçta birbirine yaklaşması

kıran ::: (f. i.) 1848 den 1927 ye kadar İran'da kullanıan bir gümüş para. [1 1/4 dolar değerinde olup 10 kıran 1 tornan ederdi]

kıran ::: afet, bayır, çevre, kenar, kıyı, tepe, uç

KIRAN :::

(C.: Kırânât) Yakınlık, mukarenet. * Ayrı iki şeyin birleşmesi. * İki gezegenin bir burçta bulunması