Çağdaş Sözlük

kuvve ~ قوه

Redhouse Sözlüğü - kuvve ~ قوه maddesi. Sayfa: 1500 - Sira: 20

1880 yılı, Redhouse Türkçe İngilizce sözlüğü kuvve - قوه ingilizce anlamı, قوه - kuvve osmanlıca ne demek. İngilizce osmanlıca sözlükte قوه - kuvve kelimesi nasıl geçiyor. kuvve osmanlıca nasıl yazılır. kuvve nedir, kuvve ne demek arapca yazılışı.

قوه means in Ottoman Turkish. What does that mean in the Ottoman language قوه. قوه attoman turkish I mean, قوه What is the meaning of the word, what does it mean in turkish قوه, Ottoman Turkish English Dictionary

قوه ما هي الكلمات الإنجليزية تعني؟ قوه تعني باللغة الإنجليزية. قوه ماذا يعني في اللغة العثمانية. قوه ماذا يعني التركي. العثماني قاموس اللغة الإنكليزية. قاموس اللغة الإنجليزية قوه

قوه چه کلمات انگلیسی چیست؟ قوه به معنای انگلیسی. قوه چه در زبان عثمانی بود. قوه به چه معنی است ترکی. واژه نامه انگلیسی عثمانی. فارسی انگلیسی فرهنگ لغت قوه

kuvve ~ قوه güncel sözlüklerde anlamı:

KUVVE ::: Kuvvet. Güç. * Salâhiyyet. İktidar. * Fikir. Niyet. * Hasse. His. Duygu. Meleke. * Kabiliyyet. (Za'fiyyetin zıddı)

kuvve ::: (a. i.) : 1) kuvvet, güç. 2) niyet, fikir. 3) salâhiyet (yetki). 4) keyfiyet, vasıf.5) his. 6) kabiliyet. 7) fels. fr. faculte.

kuvve-i adliyye ::: huk. hukuk ve ceza kanunlarını, vak'a ve hâdiselere tatbik eden kuvvet.

kuvve-i an-il merkeziyye ::: fiz. merkezkaç kuvvet, bir merkez çevresinde hareket eden bir cismi, o merkezden uzaklaştıran kuvvet, fr. force centri-fig.

kuwe-i askeriyye ::: askerî kuvvet, bir yere çıkartma yapabilecek, kullanılabilecek asker kuvveti.

kuvve-i azm ::: azim kuvveti.

kuvve-i bahriyye ::: ask. deniz harp kuvveti.

kuvve-i bâsıra ::: hek. görme kuvveti, gözdeki görücülük kuvveti.

kuvve-i cazibe ::: fiz. [Arz'ın] cezbetme, çekme kuvveti, fr. pesanteur.

kuvve-i dâfia ::: defetme, savma kuvveti.

kuvve-i galibe ::: ("ga" uzun okunur) : üstün, ezici kuvvet.

kuvve-i hafıza ::: hafıza kuvveti, hıfzetme, unutmama kuvveti.

kuvve-i icrâiyye ::: huk. devlet idaresiyle ilgili, umûmî icrâât ile zabıta kanun ve nizamlarının ve mahkemelerden çıkan hüküm ve i'lâmların yerine getirilmesiyle mükellef bulunan kuvvet.

kuvve-i ihtilâlv ::: ihtilâl kuvveti.

kuvve-i ile-l- merkeziyye ::: fiz. merkezcil kuvvet, muhitten merkeze doğru yönelen kuvvet, fr. foree centripete. [kuvve-i an-il merkeziyye'nin zıddı]

kuvve-i istinâd ::: dayanma kuvveti.

kuvve-i kudsiyye ::: Allah sırlarının kendisinde gözüktüğü peygamberlerin, ermişlerin kuvveti.

kuvve-i lâmise. ::: hek. bir nesnenin yumuşaklığını, katılığını hisseden kuvvet.

kuvve-i mâliyye ::: mal ve servetçe olan iktidar.

kuvve-i mekniyye ::: f'ra. gizli güç, potansiyel.

kuvve-i muhassala ::: fiz. kuvvetlerin bileşkesi, birçok kuvvetlerin yerine geçen kuvvet.

kuvve-i mutasarrıfa ::: zihinde hayâlin sakladığı şeyleri istenildiği şekilde düzenleme ve harcama kuvveti.

kuvve-i müdrike ::: beş duyu ile duyulan şeyleri zihinde de duyma kuvveti.

kuvve-i mümeyyize ::: içte hissedilen şeyleri birbirinden ayırma kuvveti.

kuvve-i mütehayyile ::: duyulmuş bir şeyi tekrar canlandırma kuvveti.

kuvve-i nâmiyye ::: nemâlandırıcı kuvvet.

kuvve-i sâmia ::: işiticilik kuvveti.

kuvve-i şâmme ::: koku alma kuvveti.

kuvve-i şeheviyye ::: fels. fr. concupiscence.

kuvve-i şehvâniyye ::: istek, yeme içme arzusu.

kuvve-i tesrîiyye ::: huk. kanun yapma salâhiyeti, yetkisi, yasama gücü.

kuvve-i umûmiyye ::: umûmî kuvvet, [en çok] asker ve silâh kuvveti.

kuvve-i vahime ::: zihinde hazır olan şeyleri tertip ve sarf etme kuvveti.

kuvve-i zahriyye ::: arka veren kuvvet, yardımcı, imdatçı.

kuvve-i zâika ::: lıek. tadıcılık kuvveti.

kuvve ::: kuvvet, düşünce, duygu, yetenek.

Kuvve :::


  1. Düşünce, niyet.

  2. Bir devletin silahlı kuvvetlerinin durumu veya gücü.

  3. Yeti.

kuvve ::: güç , kuvvet , duygu , his , fikir , niyet

kuvve ::: ‬güç

kuvve ::: kuvvet

kuvve ::: düşünce, niyet

KUVVE :::

Kuvvet. Güç. * Salâhiyyet. İktidar. * Fikir. Niyet. * Hasse. His. Duygu. Meleke. * Kabiliyyet. (Za'fiyyetin zıddı