Çağdaş Sözlük

kısas ~ قصص

Redhouse Sözlüğü - kısas ~ قصص maddesi. Sayfa: 1457 - Sira: 16

1880 yılı, Redhouse Türkçe İngilizce sözlüğü kısas - قصص ingilizce anlamı, قصص - kısas osmanlıca ne demek. İngilizce osmanlıca sözlükte قصص - kısas kelimesi nasıl geçiyor. kısas osmanlıca nasıl yazılır. kısas nedir, kısas ne demek arapca yazılışı.

قصص means in Ottoman Turkish. What does that mean in the Ottoman language قصص. قصص attoman turkish I mean, قصص What is the meaning of the word, what does it mean in turkish قصص, Ottoman Turkish English Dictionary

قصص ما هي الكلمات الإنجليزية تعني؟ قصص تعني باللغة الإنجليزية. قصص ماذا يعني في اللغة العثمانية. قصص ماذا يعني التركي. العثماني قاموس اللغة الإنكليزية. قاموس اللغة الإنجليزية قصص

قصص چه کلمات انگلیسی چیست؟ قصص به معنای انگلیسی. قصص چه در زبان عثمانی بود. قصص به چه معنی است ترکی. واژه نامه انگلیسی عثمانی. فارسی انگلیسی فرهنگ لغت قصص

kısas ~ قصص güncel sözlüklerde anlamı:

KISAS ::: Kıssalar. Fıkralar. Hikâyeler.

KISAS ::: Cinayette ödeşmek. Bir suç işliyenin aynı şekilde cezalandırılması. Öldürme veya yaralanmada suçlu olana aynı şeyin yapılması. Suçsuz yere adam öldürene veya yaralayana şeriatın aynı cezayı tatbik etmesi.

kasas ::: (i. kıssa'nın c.) : 1) fıkralar, hikâyeler; rivayetler; sergüzeştler, mâ'cerâlar. Ahsen-ül-Kasas (kıssaların en güzeli). Hz. Yûsuf kıssası. Sûre-i Kasas : Kur'ân'ın 28. sûresi. 2) g. s. bir yazı sitili.

kasas-ı enbiyâ' ::: peygamberlerin târihi.

kısas ::: (a. i.) : huk. öldüreni öldürme, yaralıyanı yaralama cezası.

kısas fi-l-etrâf ::: huk. [eskiden] kesilmiş veya yaralanmış bir uzuv (organ) mukabilinde, yaralıyanın ve kesenin mümasil uzvunu yaralama veya kesme.

kısas fi-n-nefs ::: huk. [eskiden] katili, nefsi mukabilinde katletme.

kısas ::: kıssalar, hikâyeler.

kısâs ::: öldüreni öldürme cezası.

KISaS ::: Allahü teâlâ, âyet-i kerîmede meâlen buyuruyor ki:

Ey îmân edenler! Kasten öldürülenler için size kısas yapmak farz kılındı. Hür ile hür, köle ile köle, kadın ile kadın kısas olunur. Öldürülmüş olanın kardeşinden (yâni vârislerinden, velîsinden), kâtilin lehine olarak bir şey bağışlanır da kısas düşürülürse; ölenin velîsi hakkından ziyâde olmayarak, örfe göre (tâyin edilmiş) diyet (para cezâsı) almalıdır. Kâtil de, ölenin velîsine îcâb eden (gereken) diyeti güzel bir şekilde ödemelidir. İşte böyle affederek diyet almak, Rabbiniz tarafından size bir hafiflik (kolaylık) ve merhâmettir. Kim bu bağışlama ve diyet alıştan sonra, kâtil ile veya kâtilin akrabâsı ile düşmanlık yaparak tecâvüzde bulunursa (kan dâvâsı güderse), onun için âhirette çok acıklı bir azâb vardır. Ey akıl sâhipleri! Bu kısasta sizin için bir hayât vardır. Ümit edilir ki, siz (haksız yere adam öldürmekten) sakınırsınız. (Bekara sûresi: 178, 179)

Kısas cezâsının uygulanabilmesi için şu şartların bulunması gerekir:

1) Suçlu âkil (akıllı) ve bâliğ (ergenlik çağına gelmiş) olmalı. 2) Suçun hata veya zor sonucu değil, amden (kasten, bilerek) işlenmesi. 3) Öldürülen kişinin mîrâsçılarının kısas istemeleri ve kısas yerine getirilirken, ölen kişinin mîrâsçılarının hazır bulunması.

Öldürülen kişinin kısas isteme hakkına sâhib olan mîrâsçılarından yâni velîlerinden biri, kâtili affederse veya velî ile kâtil, belli bir mal, para ile uyuşurlarsa yâhut yaralanan kişi suçluyu affederse kısas yapılmaz; kısas diyete çevrilir. Yâni uyuşmak için bildirilen mal veya para alınır. (Molla Hüsrev)

Kısas :::


  1. Bir suçluyu, başkasına yaptığı kötülüğü aynı biçimde uygulayarak cezalandırma.

  2. Kıssalar, hikâyeler, öyküler.

kısâs ::: kıssalar , hikayeler

kısas ::: ‬kıssalar

kısas ::: hikayeler

Kısas ::: Bir suçluya ceza olarak, başkasına yaptığı kötülüğün aynısını verme, uygulama.

KISAS :::

Kıssalar. Fıkralar. Hikâyeler