Çağdaş Sözlük

karin ~ قرین

Redhouse Sözlüğü - karin ~ قرین maddesi. Sayfa: 1451 - Sira: 7

1880 yılı, Redhouse Türkçe İngilizce sözlüğü karin - قرین ingilizce anlamı, قرین - karin osmanlıca ne demek. İngilizce osmanlıca sözlükte قرین - karin kelimesi nasıl geçiyor. karin osmanlıca nasıl yazılır. karin nedir, karin ne demek arapca yazılışı.

قرین means in Ottoman Turkish. What does that mean in the Ottoman language قرین. قرین attoman turkish I mean, قرین What is the meaning of the word, what does it mean in turkish قرین, Ottoman Turkish English Dictionary

قرین ما هي الكلمات الإنجليزية تعني؟ قرین تعني باللغة الإنجليزية. قرین ماذا يعني في اللغة العثمانية. قرین ماذا يعني التركي. العثماني قاموس اللغة الإنكليزية. قاموس اللغة الإنجليزية قرین

قرین چه کلمات انگلیسی چیست؟ قرین به معنای انگلیسی. قرین چه در زبان عثمانی بود. قرین به چه معنی است ترکی. واژه نامه انگلیسی عثمانی. فارسی انگلیسی فرهنگ لغت قرین

karin ~ قرین güncel sözlüklerde anlamı:

KARiN ::: Yakın. Hısım. Akraba. * Arkadaş. Yaşı aynı olan arkadaş. Refik. Komşu. * Bir şeyi elde eden, nâil olan. * Pâdişahın daimi surette yakınında bulunan. Mâbeynci.

KARiN ::: Kılıcı ve oku olan. * Hacla umreyi birlikte yapan.

Karin ::: (a. s. c. : kurenâ) : 1) yakın, (bkz. : karîb). 2) bir şeye sahip olan, bir şeye nail olan. 3) hısım, komşu, arkadaş gibi yakın olanlardan her biri. 4) pâdişâhın dâimi surette yakınında bulunan, mabeyinci. Ser-karîn : baş mabeyinci.

karîn-i evvel ::: baş mabeyinci.

karîn-i re'y-i sâib ::: isabetli, düşünceye uygun.

karîn-i sâni ::: ikinci mabeyinci, karine (a. i. c. : karâin) : karışık bir iş veya mes'elenin anlaşılmasına, çözülmesine yarıyan hal, ipucu, (bkz. : emare).

karîne-i katla ::: ("ka" uzun okunur) : huk. lâyık olan dereceye varan emare : [birinin, elinde kanlı bir bıçakla bir evden çıktığı sırada, o evde henüz öldürülmüş biri görülünce, evden çıkan kimsenin, ölenin katili olduğuna hükmetmek gibi]

karîne-i katıa-i kanûniyye ::: huk. hükmün sebeplerinden olan yemin, şahitlik. v. s.

karîne-i kâtıa-i takdîrivye ::: bir tüccarın, ticâreti meslek edinip, devamlı olarak bu işle meşgul olması gibi.

karîn ::: yan yana, yakın.

karîn ::: yakın

kârin ::: yakın

karin ::: ‬yakın

karin ::: eş dost

KARİN :::

Kılıcı ve oku olan. * Hacla umreyi birlikte yapan