kafiye ~ قافيه
Redhouse Sözlüğü - kafiye ~ قافيه maddesi. Sayfa: 1418 - Sira: 27
1880 yılı, Redhouse Türkçe İngilizce sözlüğü kafiye - قافيه ingilizce anlamı, قافيه - kafiye osmanlıca ne demek. İngilizce osmanlıca sözlükte قافيه - kafiye kelimesi nasıl geçiyor. kafiye osmanlıca nasıl yazılır. kafiye nedir, kafiye ne demek arapca yazılışı.
قافيه means in Ottoman Turkish. What does that mean in the Ottoman language قافيه. قافيه attoman turkish I mean, قافيه What is the meaning of the word, what does it mean in turkish قافيه, Ottoman Turkish English Dictionary
قافيه ما هي الكلمات الإنجليزية تعني؟ قافيه تعني باللغة الإنجليزية. قافيه ماذا يعني في اللغة العثمانية. قافيه ماذا يعني التركي. العثماني قاموس اللغة الإنكليزية. قاموس اللغة الإنجليزية قافيه
قافيه چه کلمات انگلیسی چیست؟ قافيه به معنای انگلیسی. قافيه چه در زبان عثمانی بود. قافيه به چه معنی است ترکی. واژه نامه انگلیسی عثمانی. فارسی انگلیسی فرهنگ لغت قافيه
kafiye ~ قافيه güncel sözlüklerde anlamı:
KAFiYE ::: Tâbi olan şey. * Herşeyin son tarafı. *Edb: Manzum yazılan satırların ses bakımından sonlarının aynı olması. (Yaman, duman, saman... gibi.)
kafiye ::: ("ka" uzun okunur, a. i. c. : kavâfî) : ed. nazımda şiirlerin sonlarında tekerrür eden ve ayni sesi veren harflerin hareke ve sükûn hallerindeki birleşmeleri. Hurûf-i kafiye (kafiye harfleri) : revî, te'sîs, dahîl, redîf, kayd, vasi, hurûc, mezîd, teessüre.
kafiye-i mukayyette ::: ("ka" uzun okunur) : ed. revî harfinin evvelinde redîf olan sesli harflerden başka bir harfin tekrarlanmasiyle meydana gelen kafiye : (derdest, serbest... gibi]
kafiye-i mücerrede ::: ("ka" uzun okunur) : ed. revî denilen ve yalnız bir harften ibaret olan kafiye : [me'vâ', dünyâ. gibi]
kafiye-i müessese ::: ("ka" uzun okunur) : ed. revî ile redîf bulunmak ve ikisinin arasına bir değişik harf girmek suretiyle meydana gelen kafiye (o harfe "dahi" denir) : [âhir, ekâbir (dahîl : h-b)]
kafiye-i müreddefe ::: ("ka" uzun okunur.) : ed. revî harfinin evvelinde birlesen harflerin sesli harflerden biri olması suretiyle meydana gelen kafiye : [nişan, cihan. gibi] , (redif : a) ["dahîl" harfi iki redif arasında bulunuyorsa : kafiye-i müessese-i müreddefe denir : lâhût, yâsût.. gibi] (redif : a, u.).
kafiye-i mürekkebe ::: ("ka" uzun okunur.) : ed. revî harfinden başka ve ondan evvel aynı cinsten başka harflerin gelmesiyle meydana gelen kafiyedir ki : "müreddefe, müessese, mukayyede" kısımlarına ayrılır.
kafiye-i vasi ü şây-gân ::: ("ka" uzun okunur.) : ed. revîden sonra zamir veya edatın aynen tekerrür etmesi suretiyle meydana gelen kafiye, [âbâ-de, feryâde. . gibi] , (kelime tekerrür ederse redif denir : "nedamet gelmez, halâvet gelmez" : "gelmez" kelimeleri rediftir).
kâfiye ::: (a. i.) : ibn-i Hâcib'in Arap gramerine âit meşhur eseri, (bkz. : câmî).
kafiye ::: mısra so alarında ses bezerlikleri.
Kafiye :::
- Uyak.
- Halk edebiyatında ayak.
kafiye ::: dizelerin sonunda tekrarlanan hecelerin benzeşmesi , mısra sonralarında ses bezerlikleri , tabi olan şey , herşeyin son tarafı , edb: manzum yazılan satırların ses bakımından sonlarının aynı olması , (yaman , duman , saman , gibi , )
kafiye ::: (
kâfiye ::: (a. i.) ibn-i Hâcib'in Arap gramerine âit meşhur eseri, (bkz. : câmî).
kafiye ::: uyak
KAFİYE :::