kabil ~ قابیل
Redhouse Sözlüğü - kabil ~ قابیل maddesi. Sayfa: 1405 - Sira: 35
1880 yılı, Redhouse Türkçe İngilizce sözlüğü kabil - قابیل ingilizce anlamı, قابیل - kabil osmanlıca ne demek. İngilizce osmanlıca sözlükte قابیل - kabil kelimesi nasıl geçiyor. kabil osmanlıca nasıl yazılır. kabil nedir, kabil ne demek arapca yazılışı.
قابیل means in Ottoman Turkish. What does that mean in the Ottoman language قابیل. قابیل attoman turkish I mean, قابیل What is the meaning of the word, what does it mean in turkish قابیل, Ottoman Turkish English Dictionary
قابیل ما هي الكلمات الإنجليزية تعني؟ قابیل تعني باللغة الإنجليزية. قابیل ماذا يعني في اللغة العثمانية. قابیل ماذا يعني التركي. العثماني قاموس اللغة الإنكليزية. قاموس اللغة الإنجليزية قابیل
قابیل چه کلمات انگلیسی چیست؟ قابیل به معنای انگلیسی. قابیل چه در زبان عثمانی بود. قابیل به چه معنی است ترکی. واژه نامه انگلیسی عثمانی. فارسی انگلیسی فرهنگ لغت قابیل
kabil ~ قابیل güncel sözlüklerde anlamı:
KABiL ::: Kabul eden. Olabilir, istidatlı, mümkün olan, önde ve ileride olan.
KABiL ::: Gibi, türlü, biraz evvel, az önce. Aşikâr. İleri gelen. Kabul eden. * Sınıf, nevi, soy. * Kefil. * Birbirine muhalif kavimden üç beş kişi.
Kabil ::: (a. h. i.) : Afganistan'ın hükümet merkezî, başkendi. [aslı : "Kâbül" dür]
kabîl ::: (a. i. kabl'den.) : 1) soy, nevi, sınıf. 2) zf. türlü, gibi. 3) biraz evvel, az önce.
kabil ::: ("ka" uzun okunur, a. s. kabûl'den.) : 1) kabul eden, kabul edici. 2) olan, olabilir, (bkz. : mümkin).
kabil-i emânet ::: insan (emânet kabul eden-) : [âyet-i kerîmeye telmîhan]
kabil-i feyz-i safa ::: neşenin feyzini kabul eden.
kabil-i hitâb ::: kendisiyle konuşulabilir, söz anlar.
kabil-i inkisar ::: kırılabilir, kolaylıkla kırılması mümkün olan şeyler.
kabil-i inkişâf, ::: geo. bir yanından kesilip bir düz üzerine tatbik olunduğu zaman, yırtılmadan, bükülmeden bir satıhları ('düzeyleri) bir düz hâline gelebilen şekiller, cisimler.
kabil-i istînâf ::: huk. bidayet mahkemelerinden verilip de, başka bir mahkeme tarafından görülen ve muhakemesi kanunen caiz ve mümkün olan (dâvalar).
kabil-i kısmet ::: huk. [eskiden] kendisinden maksut olan menfaat zail olmıyacak veçhile takdime sâlih olan müşterek mal.
kabil-i temyiz ::: huk. temyiz mahkemesince görülebilecek olan [dâvalar] . 3) yetişebilir, istidatlı. 4) i. erkek ebe.
kabil ::: olabilir, gibi, türlü.
Kabil :::
- Olabilir, mümkün
Örnek: Ben onu bir göreyim, dedi, kabil mi? P. Safa - Türlü, gibi, benzer.
- Tür, cins.
kābîl ::: gibi
kàbil ::: mümkün
kâbil ::: gibi , kabul eden , olabilir , mümkün , yetenekli , türlü
kabîl ::: gibi , benzeri
kâbil ::: mümkün
kâbil ::: yetenekli
kabîl ::: gibi
kabîl ::: benzeri
Kabil ::: (a. h. i.) Afganistan'ın hükümet merkezî, başkendi. [aslı :
kabîl ::: (a. i. kabl'den.) 1) soy, nevi, sınıf. 2) zf. türlü, gibi. 3) biraz evvel, az önce.
kabil ::: (
Kabil ::: Kabul eden; kabul edici; olan; olabilir
Kabil ::: Kabul eden; kabul edici; olan; olabilir
kabil ::: benzer, cins, gibi, mümkün, olabilir, tür, türlü
kabil :::
KABİL :::