kabil ~ قابل
Redhouse Sözlüğü - kabil ~ قابل maddesi. Sayfa: 1405 - Sira: 23
1880 yılı, Redhouse Türkçe İngilizce sözlüğü kabil - قابل ingilizce anlamı, قابل - kabil osmanlıca ne demek. İngilizce osmanlıca sözlükte قابل - kabil kelimesi nasıl geçiyor. kabil osmanlıca nasıl yazılır. kabil nedir, kabil ne demek arapca yazılışı.
قابل means in Ottoman Turkish. What does that mean in the Ottoman language قابل. قابل attoman turkish I mean, قابل What is the meaning of the word, what does it mean in turkish قابل, Ottoman Turkish English Dictionary
قابل ما هي الكلمات الإنجليزية تعني؟ قابل تعني باللغة الإنجليزية. قابل ماذا يعني في اللغة العثمانية. قابل ماذا يعني التركي. العثماني قاموس اللغة الإنكليزية. قاموس اللغة الإنجليزية قابل
قابل چه کلمات انگلیسی چیست؟ قابل به معنای انگلیسی. قابل چه در زبان عثمانی بود. قابل به چه معنی است ترکی. واژه نامه انگلیسی عثمانی. فارسی انگلیسی فرهنگ لغت قابل
kabil ~ قابل güncel sözlüklerde anlamı:
KABiL ::: Kabul eden. Olabilir, istidatlı, mümkün olan, önde ve ileride olan.
KABiL ::: Gibi, türlü, biraz evvel, az önce. Aşikâr. İleri gelen. Kabul eden. * Sınıf, nevi, soy. * Kefil. * Birbirine muhalif kavimden üç beş kişi.
Kabil ::: (a. h. i.) : Afganistan'ın hükümet merkezî, başkendi. [aslı : "Kâbül" dür]
kabîl ::: (a. i. kabl'den.) : 1) soy, nevi, sınıf. 2) zf. türlü, gibi. 3) biraz evvel, az önce.
kabil ::: ("ka" uzun okunur, a. s. kabûl'den.) : 1) kabul eden, kabul edici. 2) olan, olabilir, (bkz. : mümkin).
kabil-i emânet ::: insan (emânet kabul eden-) : [âyet-i kerîmeye telmîhan]
kabil-i feyz-i safa ::: neşenin feyzini kabul eden.
kabil-i hitâb ::: kendisiyle konuşulabilir, söz anlar.
kabil-i inkisar ::: kırılabilir, kolaylıkla kırılması mümkün olan şeyler.
kabil-i inkişâf, ::: geo. bir yanından kesilip bir düz üzerine tatbik olunduğu zaman, yırtılmadan, bükülmeden bir satıhları ('düzeyleri) bir düz hâline gelebilen şekiller, cisimler.
kabil-i istînâf ::: huk. bidayet mahkemelerinden verilip de, başka bir mahkeme tarafından görülen ve muhakemesi kanunen caiz ve mümkün olan (dâvalar).
kabil-i kısmet ::: huk. [eskiden] kendisinden maksut olan menfaat zail olmıyacak veçhile takdime sâlih olan müşterek mal.
kabil-i temyiz ::: huk. temyiz mahkemesince görülebilecek olan [dâvalar] . 3) yetişebilir, istidatlı. 4) i. erkek ebe.
kabil ::: olabilir, gibi, türlü.
Kabil :::
- Olabilir, mümkün
Örnek: Ben onu bir göreyim, dedi, kabil mi? P. Safa - Türlü, gibi, benzer.
- Tür, cins.
kābîl ::: gibi
kàbil ::: mümkün
kâbil ::: gibi , kabul eden , olabilir , mümkün , yetenekli , türlü
kabîl ::: gibi , benzeri
kâbil ::: mümkün
kâbil ::: yetenekli
kabîl ::: gibi
kabîl ::: benzeri
Kabil ::: (a. h. i.) Afganistan'ın hükümet merkezî, başkendi. [aslı :
kabîl ::: (a. i. kabl'den.) 1) soy, nevi, sınıf. 2) zf. türlü, gibi. 3) biraz evvel, az önce.
kabil ::: (
Kabil ::: Kabul eden; kabul edici; olan; olabilir
Kabil ::: Kabul eden; kabul edici; olan; olabilir
kabil ::: benzer, cins, gibi, mümkün, olabilir, tür, türlü
kabil :::
KABİL :::