Çağdaş Sözlük

felsefe ~ فلسفه

Redhouse Sözlüğü - felsefe ~ فلسفه maddesi. Sayfa: 1395 - Sira: 21

1880 yılı, Redhouse Türkçe İngilizce sözlüğü felsefe - فلسفه ingilizce anlamı, فلسفه - felsefe osmanlıca ne demek. İngilizce osmanlıca sözlükte فلسفه - felsefe kelimesi nasıl geçiyor. felsefe osmanlıca nasıl yazılır. felsefe nedir, felsefe ne demek arapca yazılışı.

فلسفه means in Ottoman Turkish. What does that mean in the Ottoman language فلسفه. فلسفه attoman turkish I mean, فلسفه What is the meaning of the word, what does it mean in turkish فلسفه, Ottoman Turkish English Dictionary

فلسفه ما هي الكلمات الإنجليزية تعني؟ فلسفه تعني باللغة الإنجليزية. فلسفه ماذا يعني في اللغة العثمانية. فلسفه ماذا يعني التركي. العثماني قاموس اللغة الإنكليزية. قاموس اللغة الإنجليزية فلسفه

فلسفه چه کلمات انگلیسی چیست؟ فلسفه به معنای انگلیسی. فلسفه چه در زبان عثمانی بود. فلسفه به چه معنی است ترکی. واژه نامه انگلیسی عثمانی. فارسی انگلیسی فرهنگ لغت فلسفه

felsefe ~ فلسفه güncel sözlüklerde anlamı:

FELSEFE ::: Yunanca (Philosophos)dan Arapçalaşmış. Feylesofların mesleği. * İlm-i hikmet. * Maddeyi, hayatı ve bunların çeşitli tezâhürlerini, sebeblerini, ilk unsurları ve gaye cihetinden inceleyen fikri çalışma ve bu çalışmaların neticelerini toplayan ilim. * Herkesin hususi fikri. Mantık. * Bir ilmin prensipleri. * Marifet ve hikmet sevgisi. * Meşhur bir feylesofa göre olan hususi prensipler, nazariyeler. * Tabiat, huy ve mizaç sakinliği; rahatlık. (Bak: Hikmet, Nokta-i nazar)(Hikmet-i felsefe ile hikmet-i Kur'aniyenin hayat-ı içtimaiye-i beşeriyeye verdiği terbiyeler: Amma hikmet-i felsefe ise hayat-ı içtimaiyede nokta-i istinadı, "kuvvet" kabul eder. Hedefi, "menfaat" bilir. Düstur-u hayatı, cidal tanır. Cemaatlerin râbıtasını "Unsuriyet, menfi milliyeti" tutar, Semerâtı ise, "Hevesât-ı nefsaniyeyi tatmin ve hâcât-ı beşeriyeyi tezyid"dir. Halbuki: Kuvvetin şe'ni, "Tecavüz" dür. Menfaatın şe'ni, her arzuya kâfi gelmediğinden üstünde "Boğuşmaktır." Düstur-u cidâlin şe'ni, "Çarpışmaktır." Unsuriyetin şe'ni, başkasını yutmakla beslenmek olduğundan; "Tecavüz"dür. İşte bu hikmettendir ki; beşerin saadeti selb olmuştur.Amma hikmet-i Kur'aniye ise, nokta-i istinadı, kuvvete bedel "hakk"ı kabul eder. Gayede menfaate bedel, "fazilet ve rızâ-yı İlâhî"yi kabul eder. Hayatta düstur-u cidal yerine, "düstur-u teavün" ü esas tutar. Cemaatlerin rabıtalarında: unsuriyet, milliyet yerine "râbıta-i dinî ve sınıfî ve vatanî" kabul eder. Gayâtı, hevesât-ı nefsaniyenin tecavüzâtına sed çekip, ruhu maaliyâta teşvik ve hissiyât-ı ulviyesini tatmin eder ve insanı kemâlât-ı insaniyeye sevkedip insan eder... Hakkın şe'ni, "ittifak"tır. Faziletin şe'ni, "tesanüt"tür. Düstur-u teavünün şe'ni, "birbirinin imdadına yetişmek"tir. Dinin şe'ni, "uhuvvet" tir, "incizab" dır. Nefsi gemlemekle bağlamak, ruhu kemâlâta kamçılamakla serbest bırakmanın şe'ni, "saadet-i dâreyn" dir... S.)(Dinsiz felsefe, hakikatsız bir safsatadır ve kâinata bir tahkirdir. S.)

felsefe ::: (a. i.) : 1) hikmet bilgisi, filozofi. 2) hikmet ve marifet sevgisi. 3) bir ilmin esaslı düsturları. 4) meşhur bir feylesofa âit husûsî bir meslek. 5) tabîat, huy ve mizaç sakinliği; rahatlık. 6) musîbete, felâkete sabretme, dayan ma ve Allah'tan geldiğine inanarak boyun eğme.

felsefe-i ahlâkıyye ::: ahlâk felsefesi.

felsefe-i dîniyye ::: din felsefesi.

felsefe-i târihiyye ::: târih felsefesi.

felsefe-i ûlâ ::: ilkçağ felsefesi.

felsefe ::: akıl yoluyla "niçin" sorusuna cevap arayan ilim.

FELSEFE ::: Varlıklar yoktan yaratılmamış, böyle gelmiş böyle gider demek, îmân edilecek şeylere, helal-haram olanlara inanmaya gericilik demek felsefedir. Eski Yunan felsefesi başlıbaşına bir ilim değildir. Matematikçiler, geometri okuyanlar, mantık öğrenenler, tabiiyyeciler ve tabibler arasında bu felsefeye kayanlar çok oldu. Felsefeciler ilâhiyyât üzerinde yâni Allahü teâlâ ve onun sıfatları, emirleri yasakları üzerinde, kendi akılları, görüşleri ile konuştular. Hesab, hendese, mantık, tabiat bilgisi, fizik, kimyâ, tıb bilgisi öğrenmek mubahtır. Bunların hepsi İslâm bilgileridir. Fakat bunları İslâmiyete karşı bozuk düşüncelerine âlet etmek, gençleri aldatmak için kullanmak felsefe olur. (İmâm-ı Gazâlî)

İmâm-ı Muhammed Gazâlî, İmâm-ı Ahmed Rabbânî ve daha birçok İslâm büyükleri, Yunan felsefesini inceleyip, didik didik etmiş ve o felsefecilerin ne kadar câhil olduklarını bildirmişlerdir. Müslümanların, böyle kimseleri beğenmemelerini onlara aldanmamalarını birçok kitaplarında yazmışlardır. (Abdülhakîm Arvâsî)

Felsefe :::


  1. Varlığın ve bilginin bilimsel olarak araştırılması
    Örnek: Felsefe diliyle söylersek her ozan bir fenomendir, yani olgudur. N. Cumalı

  2. Bir bilimin veya bilgi alanının temelini oluşturan ilkeler bütünü.

  3. Bir filozofun, bir felsefe okulunun, bir çağın öğretisi.

  4. Dünya görüşü
    Örnek: Yargılarınızı, felsefenizi kendinize saklayıp oyununuza tek özdeyiş katmayacaksınız. H. Taner

  5. Bir konuda soyut düşünüş

  6. 1- Gerçeğin (realitenin) tümünü, özdek ve yaşam ile ilgili türlü belirtileri neden, ilke ve erekler bakımından inceleme amacı taşıyan düşünce etkinliği. 2- Bilgi, kavram, inanç ve kuramların çözümlenmesi ve eleştirilmesinde açıklık arayan düşünme yöntemi. 3- Bir kimsenin kişisel davranış ve düşüncelerine kılavuzluk yapmaya yarayan toplu ve tutarlı görüş. 4- Genel olarak mantık, ahlâk, estetik, fizikötesi ve bilgi kuramı gibi dallardan oluşan geniş bilim alanı. 5- Liselerimizde okutulan vefelsefe düşünüşünün niteliği,felsefe sorunları, bilginin gelişmesi, ahlâk sorunları, sanat ilefelsefe arasındaki ilişkiler gibi konuları kapsayan ders.

felsefe ::: akıl yoluyla "niçin" sorusuna cevap arayan ilim , yunanca (philosophos)dan arapçalaşmış , feylesofların mesleği , ilm-i hikmet , maddeyi , hayatı ve bunların çeşitli tezahürlerini , sebeblerini , ilk unsurları ve gaye cihetinden inceleyen fikri çalışma ve bu çalışmaların neticelerini toplayan ilim , herkesin hususi fikri , mantık , bir ilmin prensipleri , marifet ve hikmet sevgisi , meşhur bir feylesofa göre olan hususi prensipler , nazariyeler , tabiat , huy ve mizaç sakinliği; rahatlık

felsefe ::: hikmet

FELSEFE :::

Yunanca (Philosophos)dan Arapçalaşmış. Feylesofların mesleği. * İlm-i hikmet. * Maddeyi, hayatı ve bunların çeşitli tezâhürlerini, sebeblerini, ilk unsurları ve gaye cihetinden inceleyen fikri çalışma ve bu çalışmaların neticelerini toplayan ilim. * Herkesin hususi fikri. Mantık. * Bir ilmin prensipleri. * Marifet ve hikmet sevgisi. * Meşhur bir feylesofa göre olan hususi prensipler, nazariyeler. * Tabiat, huy ve mizaç sakinliği; rahatlık. (Bak: Hikmet, Nokta-i nazar)(Hikmet-i felsefe ile hikmet-i Kur'aniy