fakih ~ فقيه
Redhouse Sözlüğü - fakih ~ فقيه maddesi. Sayfa: 1392 - Sira: 40
1880 yılı, Redhouse Türkçe İngilizce sözlüğü fakih - فقيه ingilizce anlamı, فقيه - fakih osmanlıca ne demek. İngilizce osmanlıca sözlükte فقيه - fakih kelimesi nasıl geçiyor. fakih osmanlıca nasıl yazılır. fakih nedir, fakih ne demek arapca yazılışı.
فقيه means in Ottoman Turkish. What does that mean in the Ottoman language فقيه. فقيه attoman turkish I mean, فقيه What is the meaning of the word, what does it mean in turkish فقيه, Ottoman Turkish English Dictionary
فقيه ما هي الكلمات الإنجليزية تعني؟ فقيه تعني باللغة الإنجليزية. فقيه ماذا يعني في اللغة العثمانية. فقيه ماذا يعني التركي. العثماني قاموس اللغة الإنكليزية. قاموس اللغة الإنجليزية فقيه
فقيه چه کلمات انگلیسی چیست؟ فقيه به معنای انگلیسی. فقيه چه در زبان عثمانی بود. فقيه به چه معنی است ترکی. واژه نامه انگلیسی عثمانی. فارسی انگلیسی فرهنگ لغت فقيه
fakih ~ فقيه güncel sözlüklerde anlamı:
FAKiH ::: (Fâkihe) Yaş meyve, yemiş, yaş hurma ağacı. * Şenlendiren, sevindiren.
FAKiH ::: Fıkıh ilmini bilen. İslâm hukukçusu. * Zeki, anlayışlı kimse.
fakîh ::: (a. s. fıkh'dan c. : fukahâ) : 1) fıkıh (din, şerîat) ilminin üstadı. 2) zekî, anlayışlı [kimse], (bkz. : fehhâm).
fâkih ::: islâm hukukunu bilen.
FAKiH ::: 2. Müctehid. Kur'ân-ı kerîmde ve hadîs-i şerîflerde açıkca bildirilmemiş olan hükümleri, açık ve geniş olarak bildirilenlere benzeterek meydana çıkarabilen derin âlim. İctihâd derecesine varmış âlim.
Allahü teâlâ bir kuluna iyilik etmek isterse, onu dinde fakîh yapar. (Hadîs-i şerîf-Buhârî)
Bir kimse fakîh olursa, Allahü teâlâ, onun özlediği şeyleri ve rızkını ummadığı yerlerden gönderir. (Hadîs-i şerîf-İhyâ)
Şeytana karşı bir fakîh bin âbidden (çok ibâdet edenden) daha kuvvetlidir. (Hadîs-i şerîf-Hilye)
Fakihlerin başı İmâm-ı A'zam'dır ve fıkhın dörtte üçü ona âittir. (İbn-i Âbidîn)
FAKiH ::: 2. Müctehid. Kur'ân-ı kerîmde ve hadîs-i şerîflerde açıkca bildirilmemiş olan hükümleri, açık ve geniş olarak bildirilenlere benzeterek meydana çıkarabilen derin âlim. İctihâd derecesine varmış âlim.
Allahü teâlâ bir kuluna iyilik etmek isterse, onu dinde fakîh yapar. (Hadîs-i şerîf-Buhârî)
Bir kimse fakîh olursa, Allahü teâlâ, onun özlediği şeyleri ve rızkını ummadığı yerlerden gönderir. (Hadîs-i şerîf-İhyâ)
Şeytana karşı bir fakîh bin âbidden (çok ibâdet edenden) daha kuvvetlidir. (Hadîs-i şerîf-Hilye)
Fakihlerin başı İmâm-ı A'zam'dır ve fıkhın dörtte üçü ona âittir. (İbn-i Âbidîn)
fakîh ::: islam hukukçusu , fakih
fâkih ::: islam hukukunu bilen , (fakihe) yaş meyve , yemiş , yaş hurma ağacı , şenlendiren , sevindiren , fıkıh ilmini bilen , islam hukukçusu , zeki , anlayışlı kimse
fakîh ::: islam hukukçusu
fakîh ::: fakih
fakîh ::: (a. s. fıkh'dan c. : fukahâ) 1) fıkıh (din, şerîat) ilminin üstadı. 2) zekî, anlayışlı [kimse], (bkz. : fehhâm).
FAKİH :::