Çağdaş Sözlük

fakih ~ فاكه

Redhouse Sözlüğü - fakih ~ فاكه maddesi. Sayfa: 1361 - Sira: 25

1880 yılı, Redhouse Türkçe İngilizce sözlüğü fakih - فاكه ingilizce anlamı, فاكه - fakih osmanlıca ne demek. İngilizce osmanlıca sözlükte فاكه - fakih kelimesi nasıl geçiyor. fakih osmanlıca nasıl yazılır. fakih nedir, fakih ne demek arapca yazılışı.

فاكه means in Ottoman Turkish. What does that mean in the Ottoman language فاكه. فاكه attoman turkish I mean, فاكه What is the meaning of the word, what does it mean in turkish فاكه, Ottoman Turkish English Dictionary

فاكه ما هي الكلمات الإنجليزية تعني؟ فاكه تعني باللغة الإنجليزية. فاكه ماذا يعني في اللغة العثمانية. فاكه ماذا يعني التركي. العثماني قاموس اللغة الإنكليزية. قاموس اللغة الإنجليزية فاكه

فاكه چه کلمات انگلیسی چیست؟ فاكه به معنای انگلیسی. فاكه چه در زبان عثمانی بود. فاكه به چه معنی است ترکی. واژه نامه انگلیسی عثمانی. فارسی انگلیسی فرهنگ لغت فاكه

fakih ~ فاكه güncel sözlüklerde anlamı:

FAKiH ::: (Fâkihe) Yaş meyve, yemiş, yaş hurma ağacı. * Şenlendiren, sevindiren.

FAKiH ::: Fıkıh ilmini bilen. İslâm hukukçusu. * Zeki, anlayışlı kimse.

fakîh ::: (a. s. fıkh'dan c. : fukahâ) : 1) fıkıh (din, şerîat) ilminin üstadı. 2) zekî, anlayışlı [kimse], (bkz. : fehhâm).

fâkih ::: islâm hukukunu bilen.

FAKiH ::: 2. Müctehid. Kur'ân-ı kerîmde ve hadîs-i şerîflerde açıkca bildirilmemiş olan hükümleri, açık ve geniş olarak bildirilenlere benzeterek meydana çıkarabilen derin âlim. İctihâd derecesine varmış âlim.

Allahü teâlâ bir kuluna iyilik etmek isterse, onu dinde fakîh yapar. (Hadîs-i şerîf-Buhârî)

Bir kimse fakîh olursa, Allahü teâlâ, onun özlediği şeyleri ve rızkını ummadığı yerlerden gönderir. (Hadîs-i şerîf-İhyâ)

Şeytana karşı bir fakîh bin âbidden (çok ibâdet edenden) daha kuvvetlidir. (Hadîs-i şerîf-Hilye)

Fakihlerin başı İmâm-ı A'zam'dır ve fıkhın dörtte üçü ona âittir. (İbn-i Âbidîn)

FAKiH ::: 2. Müctehid. Kur'ân-ı kerîmde ve hadîs-i şerîflerde açıkca bildirilmemiş olan hükümleri, açık ve geniş olarak bildirilenlere benzeterek meydana çıkarabilen derin âlim. İctihâd derecesine varmış âlim.

Allahü teâlâ bir kuluna iyilik etmek isterse, onu dinde fakîh yapar. (Hadîs-i şerîf-Buhârî)

Bir kimse fakîh olursa, Allahü teâlâ, onun özlediği şeyleri ve rızkını ummadığı yerlerden gönderir. (Hadîs-i şerîf-İhyâ)

Şeytana karşı bir fakîh bin âbidden (çok ibâdet edenden) daha kuvvetlidir. (Hadîs-i şerîf-Hilye)

Fakihlerin başı İmâm-ı A'zam'dır ve fıkhın dörtte üçü ona âittir. (İbn-i Âbidîn)

fakîh ::: islam hukukçusu , fakih

fâkih ::: islam hukukunu bilen , (fakihe) yaş meyve , yemiş , yaş hurma ağacı , şenlendiren , sevindiren , fıkıh ilmini bilen , islam hukukçusu , zeki , anlayışlı kimse

fakîh ::: ‬islam hukukçusu

fakîh ::: fakih

fakîh ::: (a. s. fıkh'dan c. : fukahâ) 1) fıkıh (din, şerîat) ilminin üstadı. 2) zekî, anlayışlı [kimse], (bkz. : fehhâm).

FAKİH :::

Fıkıh ilmini bilen. İslâm hukukçusu. * Zeki, anlayışlı kimse