Çağdaş Sözlük

fasl ~ فصل

Redhouse Sözlüğü - fasl ~ فصل maddesi. Sayfa: 1387 - Sira: 27

1880 yılı, Redhouse Türkçe İngilizce sözlüğü fasl - فصل ingilizce anlamı, فصل - fasl osmanlıca ne demek. İngilizce osmanlıca sözlükte فصل - fasl kelimesi nasıl geçiyor. fasl osmanlıca nasıl yazılır. fasl nedir, fasl ne demek arapca yazılışı.

فصل means in Ottoman Turkish. What does that mean in the Ottoman language فصل. فصل attoman turkish I mean, فصل What is the meaning of the word, what does it mean in turkish فصل, Ottoman Turkish English Dictionary

فصل ما هي الكلمات الإنجليزية تعني؟ فصل تعني باللغة الإنجليزية. فصل ماذا يعني في اللغة العثمانية. فصل ماذا يعني التركي. العثماني قاموس اللغة الإنكليزية. قاموس اللغة الإنجليزية فصل

فصل چه کلمات انگلیسی چیست؟ فصل به معنای انگلیسی. فصل چه در زبان عثمانی بود. فصل به چه معنی است ترکی. واژه نامه انگلیسی عثمانی. فارسی انگلیسی فرهنگ لغت فصل

fasl ~ فصل güncel sözlüklerde anlamı:

FASL ::: (Fasıl) İki şey arasındaki ek yeri. Mafsal. * Hak söz. Hak ile bâtılın arasını fark ve temyiz ile olan hüküm ve kaza. (Buna "Faysal" da denir) Halletmek. Ayrılma. Çözme. * Bölüm. * Mevsim. * Aynı makamda çalınan şarkı. * Çocuğu memeden kesmek. * Birini zemmetmek. Gıybet.

fasıl ::: (a. i. c. : fusûl) : 1) (bkz. : fasi). 2) müz. bir bestekârın ayni makamdan bestelediği iki beste. 3) müz. [geniş mânâsiyle] Türk müziğinde klasik bir konser programı.

fasl ::: (a. i. c. : fusûl) : 1) ayrıntı; ayırma, ayrılma; kesme; kesinti; bölüm. 2) halletme, neticelendirme. 3) aleyhte bulunma, adam çekiştirme. 4) bir kitabın başlıca bölüntülerinden her biri. 5) ed. kelimeler, terkipler ve cümleler arasında bağlantı edatı bulunmadan yazı yazma usulü. 6) muz. bir defada çalınan peşrev, şarkı vesâire-nin hepsi, (bkz. : fasıl2. 7) tiyatro oyununun başlıca kısımlarından herbiri. 8) dört mevsimden herbiri,

fasl-ı bahar, fasl-ı rebî ::: bahar mevsimi.

fasl-ı gül ::: gül mevsimi, ilkbahar.

fasl-ı harîf ::: güz mevsimi.

fasl-ı hazân ::: sonbahar, güz.

fasl-ı müşterek ::: geo. * arakesit.

fasl-ı sayf ::: yaz mevsimi.

fasl-ı şitâ ::: kış mevsimi. 9) a) bir bestekârın aynı makamdan bestelediği iki beste île iki semaî; b) geniş mânâsiyle Türk müziğinde klâsik bir konser programı, (bkz. : fasıl2.) 10) iki sathın (* düzey) birleşmesinden meydana gelen çizgi (fasl-ı müşterek). 11) anat. mafsal, vücûdun oynak yerleri.

fasl-ül-eesed ::: anat. vücudun mafsalları, oynak yerleri, (bkz. : fasıl).

fasl ::: bölüm, mevsim.

fâsıl ::: bölüm

fasl ::: mevsim , bölüm

fasl ::: ‬mevsim

fasl ::: bölüm

fasl ::: çözümleme

fasıl ::: (a. i. c. : fusûl) 1) (bkz. : fasi). 2) müz. bir bestekârın ayni makamdan bestelediği iki beste. 3) müz. [geniş mânâsiyle] Türk müziğinde klasik bir konser programı.

FASL :::

(Fasıl) İki şey arasındaki ek yeri. Mafsal. * Hak söz. Hak ile bâtılın arasını fark ve temyiz ile olan hüküm ve kaza. (Buna "Faysal" da denir) Halletmek. Ayrılma. Çözme. * Bölüm. * Mevsim. * Aynı makamda çalınan şarkı. * Çocuğu memeden kesmek. * Birini zemmetmek. Gıybet.