Çağdaş Sözlük

salahiyet ~ صلاحيت

Redhouse Sözlüğü - salahiyet ~ صلاحيت maddesi. Sayfa: 1182 - Sira: 24

1880 yılı, Redhouse Türkçe İngilizce sözlüğü salahiyet - صلاحيت ingilizce anlamı, صلاحيت - salahiyet osmanlıca ne demek. İngilizce osmanlıca sözlükte صلاحيت - salahiyet kelimesi nasıl geçiyor. salahiyet osmanlıca nasıl yazılır. salahiyet nedir, salahiyet ne demek arapca yazılışı.

صلاحيت means in Ottoman Turkish. What does that mean in the Ottoman language صلاحيت. صلاحيت attoman turkish I mean, صلاحيت What is the meaning of the word, what does it mean in turkish صلاحيت, Ottoman Turkish English Dictionary

صلاحيت ما هي الكلمات الإنجليزية تعني؟ صلاحيت تعني باللغة الإنجليزية. صلاحيت ماذا يعني في اللغة العثمانية. صلاحيت ماذا يعني التركي. العثماني قاموس اللغة الإنكليزية. قاموس اللغة الإنجليزية صلاحيت

صلاحيت چه کلمات انگلیسی چیست؟ صلاحيت به معنای انگلیسی. صلاحيت چه در زبان عثمانی بود. صلاحيت به چه معنی است ترکی. واژه نامه انگلیسی عثمانی. فارسی انگلیسی فرهنگ لغت صلاحيت

salahiyet ~ صلاحيت güncel sözlüklerde anlamı:

SALAHiYET ::: Bir işe karışmağa veya o işi yapmağa hakkı olmak, vazifeli olmak, bir iş için emir almış olmak. * Bir dâvaya bakabilmek.

salâhiyyet ::: (o. i.) : 1) yetki, bir işe karışmıya veya vazîfe îcâbı bir iş yapmıya, bir harekette bulunmıya haklı olma. 2) bir dâvâyâ bakabilme. Adem-i salâhiyyet : salâhiyetsizlik (*yetkisizlik).

Salahiyet :::


  1. Yetki
    Örnek: ... beni buraya alırken geniş salahiyet verdi. Ö. Seyfettin

Salâhiyet ::: yetki; bir davaya bakabilme

salâhiyet ::: yetki

salahiyet ::: bir işe karışmağa veya o işi yapmağa hakkı olmak , vazifeli olmak , bir iş için emir almış olmak , bir davaya bakabilmek

salâhiyet ::: ‬yetki

salâhiyyet ::: (o. i.) 1) yetki, bir işe karışmıya veya vazîfe îcâbı bir iş yapmıya, bir harekette bulunmıya haklı olma. 2) bir dâvâyâ bakabilme. Adem-i salâhiyyet : salâhiyetsizlik (*yetkisizlik).

Salâhiyet ::: Yetki; bir davaya bakabilme

salahiyet ::: yetki

salahiyet :::

salâhiyet : yetki; bir davaya bakabilme

SALAHİYET :::

Bir işe karışmağa veya o işi yapmağa hakkı olmak, vazifeli olmak, bir iş için emir almış olmak. * Bir dâvaya bakabilmek