Çağdaş Sözlük

sade ~ صعده

Redhouse Sözlüğü - sade ~ صعده maddesi. Sayfa: 1176 - Sira: 40

1880 yılı, Redhouse Türkçe İngilizce sözlüğü sade - صعده ingilizce anlamı, صعده - sade osmanlıca ne demek. İngilizce osmanlıca sözlükte صعده - sade kelimesi nasıl geçiyor. sade osmanlıca nasıl yazılır. sade nedir, sade ne demek arapca yazılışı.

صعده means in Ottoman Turkish. What does that mean in the Ottoman language صعده. صعده attoman turkish I mean, صعده What is the meaning of the word, what does it mean in turkish صعده, Ottoman Turkish English Dictionary

صعده ما هي الكلمات الإنجليزية تعني؟ صعده تعني باللغة الإنجليزية. صعده ماذا يعني في اللغة العثمانية. صعده ماذا يعني التركي. العثماني قاموس اللغة الإنكليزية. قاموس اللغة الإنجليزية صعده

صعده چه کلمات انگلیسی چیست؟ صعده به معنای انگلیسی. صعده چه در زبان عثمانی بود. صعده به چه معنی است ترکی. واژه نامه انگلیسی عثمانی. فارسی انگلیسی فرهنگ لغت صعده

sade ~ صعده güncel sözlüklerde anlamı:

SADE ::: (Sayd. dan) Mâzi fiilidir. "Avlandı" mânâsındadır. ( dan) "Bağır, ilân et" mânâsına emirdir. Meydan okumak, âciz bırakmak mealinde ve i'caz yoluna işaret eder "sâd" diye okunur. * Sadakat, sıdk gibi mânâlara da gelir.

SADE ::: f. Basit, karışık olmayan, katıksız. * Saf, gösterişsiz, lüzumsuz bulunmayan. * Tek katlı. * Ancak, yalnız. * Süssüz. * Derin düşünemiyen, saf adam.

SADE ::: (Seyyid. C.) Seyyidler.

sâde ::: (a. i. seyyid'in c.) : seyyidler.

sâde ::: (f. s.) : 1) düz, basit, yalın, gösterişsiz. 2) süssüz. 3) karışıksız, katkısız. 4) derin düşünemiyen, bön, saf [adam] . S. zf. yalnız, ancak.

Sade :::


  1. Süsü, gösterişi olmayan, yalın, gösterişsiz
    Örnek: İki ufak çocuk konuşarak gidiyor; hâlleri o kadar sade, o kadar sevimli ki, imrenmemek mümkün değil. M. Ş. Esendal

  2. Şekersiz (kahve).
    Örnek: Hem düşünmeli ki insan kısmı sade para ile doymaz. R. N. Güntekin

  3. Yalın, süssüz, anlaşılır olan (üslup, anlatım)
    Örnek: Lirik şiir en halis şairlerin elinde gayet sadedir. Y. K. Beyatlı

  4. (sa:'de) Yalnızca, yalnız, ancak, sadece

sâde ::: basit , yalın , süssüz

sâde ::: ‬basit

sâde ::: yalın

sâde ::: süssüz

sâde ::: sadece

sâde ::: (a. i. seyyid'in c.) seyyidler.

sâde ::: (f. s.) 1) düz, basit, yalın, gösterişsiz. 2) süssüz. 3) karışıksız, katkısız. 4) derin düşünemiyen, bön, saf [adam] . S. zf. yalnız, ancak.

sade ::: ancak, düz, sadece, yalın, yalnız

SADE :::

(Sayd. dan) Mâzi fiilidir. "Avlandı" mânâsındadır. ( dan) "Bağır, ilân et" mânâsına emirdir. Meydan okumak, âciz bırakmak mealinde ve i'caz yoluna işaret eder "sâd" diye okunur. * Sadakat, sıdk gibi mânâlara da gelir