Çağdaş Sözlük

sürmek ~ سورمك

Redhouse Sözlüğü - sürmek ~ سورمك maddesi. Sayfa: 1089 - Sira: 17

1880 yılı, Redhouse Türkçe İngilizce sözlüğü sürmek - سورمك ingilizce anlamı, سورمك - sürmek osmanlıca ne demek. İngilizce osmanlıca sözlükte سورمك - sürmek kelimesi nasıl geçiyor. sürmek osmanlıca nasıl yazılır. sürmek nedir, sürmek ne demek arapca yazılışı.

سورمك means in Ottoman Turkish. What does that mean in the Ottoman language سورمك. سورمك attoman turkish I mean, سورمك What is the meaning of the word, what does it mean in turkish سورمك, Ottoman Turkish English Dictionary

سورمك ما هي الكلمات الإنجليزية تعني؟ سورمك تعني باللغة الإنجليزية. سورمك ماذا يعني في اللغة العثمانية. سورمك ماذا يعني التركي. العثماني قاموس اللغة الإنكليزية. قاموس اللغة الإنجليزية سورمك

سورمك چه کلمات انگلیسی چیست؟ سورمك به معنای انگلیسی. سورمك چه در زبان عثمانی بود. سورمك به چه معنی است ترکی. واژه نامه انگلیسی عثمانی. فارسی انگلیسی فرهنگ لغت سورمك

sürmek ~ سورمك güncel sözlüklerde anlamı:

Sürmek :::


  1. Yönetip yürütmek, sevk etmek.

  2. Önüne katıp götürmek.

  3. Uzatmak, ileri doğru itmek
    Örnek: Kahveyi ısıtıyor, suyu dolduruyor, cezveyi sürüyor, fincanı boşaltıyor. M. Ş. Esendal

  4. Dokundurmak, değdirmek
    Örnek: Yüzümü saçlarına sürmek için başımı eğdim. H. C. Yalçın

  5. Oturduğu, bulunduğu yerden, ülkeden ceza olarak başka bir yer veya ülkeye göndermek, nefyetmek

  6. Bir maddeyi bir yüzey üzerine ince bir tabaka olarak yaymak, dökmek, serpmek
    Örnek: Avucuna doldurup kokluyor; ensesine, şakaklarına, boynuna sürüyor. R. H. Karay

  7. Bir malı satışa sunmak, piyasaya çıkarmak
    Örnek: Satılamayan ne kadar bayat, bozuk mal varsa pansiyonerlere sürerler. H. R. Gürpınar

  8. Yasal olmayan yolla piyasaya para çıkarmak.

  9. Tutuklunun bu durumunun daha sürüp sürmeyeceği belli süreler içinde Sorgu Yargıçlığınca incelenerek, toplanan kanıtlara göre sanığın salıverilmesine yer olmadığının ve böylece tutukluğun uzamasının belirtilmesi ve uzaması.T. : devam etmek

  10. Sürüm işlemi.

sürmek ::: bitmek, çekmek, çıkmak, dökmek, gitmek, salmak, serpmek, sevk etmek, vurmak, yaşamak,
yeşermek