Çağdaş Sözlük

halis ~ خالص

Redhouse Sözlüğü - halis ~ خالص maddesi. Sayfa: 824 - Sira: 34

1880 yılı, Redhouse Türkçe İngilizce sözlüğü halis - خالص ingilizce anlamı, خالص - halis osmanlıca ne demek. İngilizce osmanlıca sözlükte خالص - halis kelimesi nasıl geçiyor. halis osmanlıca nasıl yazılır. halis nedir, halis ne demek arapca yazılışı.

خالص means in Ottoman Turkish. What does that mean in the Ottoman language خالص. خالص attoman turkish I mean, خالص What is the meaning of the word, what does it mean in turkish خالص, Ottoman Turkish English Dictionary

خالص ما هي الكلمات الإنجليزية تعني؟ خالص تعني باللغة الإنجليزية. خالص ماذا يعني في اللغة العثمانية. خالص ماذا يعني التركي. العثماني قاموس اللغة الإنكليزية. قاموس اللغة الإنجليزية خالص

خالص چه کلمات انگلیسی چیست؟ خالص به معنای انگلیسی. خالص چه در زبان عثمانی بود. خالص به چه معنی است ترکی. واژه نامه انگلیسی عثمانی. فارسی انگلیسی فرهنگ لغت خالص

halis ~ خالص güncel sözlüklerde anlamı:

HaLiS ::: Hilesiz. Katıksız. Saf. Duru. Saffetli. * Pek beyaz. * Evvelce karışık iken kusuru zâil olan. * Her ameli, yalnız Allah rızası için işleyen. (Bak: İhlâs) (Müennesi: Hâlise'dir)

HALiS ::: Bahadır ve haris kimse.

HALiS ::: Karışmış, muhtelif. * Siyah ile beyazı karışmış saç. * Tel.

hâlis ::: (a. s.) : 1) hilesiz, katkısız. 2) i. erkek adı.

hâlisüd-dem ::: saf kan, arı kan. [müen. "hâlise" dir].

hâlis ::: saf, duru, katışıksız.

HaLiS ::: İbâdetin kabûl olması için niyyetin hâlis olması lâzımdır. (Ali bin Emrullah)

Bir kimse başkalarının görmesi için ibâdet eder veya başkasının görmesi de hoşuna giderse veya ibâdetinde başkasından bir karşılık beklerse, o kimse hâlis olmaz. (M.Hâdimî)

Allah sevgisini hâlis olarak tadanı; bu sevgi, dünyâyı istemekten alıkoyar ve bütün insanlardan uzaklaştırır. (Hazret-i Ebû Bekr)

Ey nefs! Hâlis ol ki kurtulasın! (Ma'rûf-i Kerhî)

HaLiS ::: İbâdetin kabûl olması için niyyetin hâlis olması lâzımdır. (Ali bin Emrullah)

Bir kimse başkalarının görmesi için ibâdet eder veya başkasının görmesi de hoşuna giderse veya ibâdetinde başkasından bir karşılık beklerse, o kimse hâlis olmaz. (M.Hâdimî)

Allah sevgisini hâlis olarak tadanı; bu sevgi, dünyâyı istemekten alıkoyar ve bütün insanlardan uzaklaştırır. (Hazret-i Ebû Bekr)

Ey nefs! Hâlis ol ki kurtulasın! (Ma'rûf-i Kerhî)

Halis :::


  1. Katışık olmayan, katışıksız, saf
    Örnek: İşte halis çay buna derler. S. F. Abasıyanık

hâlis ::: saf , duru , katışıksız , katıksız , hilesiz

halîs ::: karışmış , muhtelif , siyah ile beyazı karışmış saç , tel

hâlis ::: ‬katışıksız

hâlis ::: saf

hâlis ::: som

halis ::: arı, saf

HALÎS :::

Karışmış, muhtelif. * Siyah ile beyazı karışmış saç. * Tel

HALİS :::

Bahadır ve haris kimse

HÂLİS :::

Hilesiz. Katıksız. Saf. Duru. Saffetli. * Pek beyaz. * Evvelce karışık iken kusuru zâil olan. * Her ameli, yalnız Allah rızası için işleyen. (Bak: İhlâs) (Müennesi: Hâlise'dir