hukuk ~ حقوق
Redhouse Sözlüğü - hukuk ~ حقوق maddesi. Sayfa: 795 - Sira: 27

1880 yılı, Redhouse Türkçe İngilizce sözlüğü hukuk - حقوق ingilizce anlamı, حقوق - hukuk osmanlıca ne demek. İngilizce osmanlıca sözlükte حقوق - hukuk kelimesi nasıl geçiyor. hukuk osmanlıca nasıl yazılır. hukuk nedir, hukuk ne demek arapca yazılışı.
حقوق means in Ottoman Turkish. What does that mean in the Ottoman language حقوق. حقوق attoman turkish I mean, حقوق What is the meaning of the word, what does it mean in turkish حقوق, Ottoman Turkish English Dictionary
حقوق ما هي الكلمات الإنجليزية تعني؟ حقوق تعني باللغة الإنجليزية. حقوق ماذا يعني في اللغة العثمانية. حقوق ماذا يعني التركي. العثماني قاموس اللغة الإنكليزية. قاموس اللغة الإنجليزية حقوق
حقوق چه کلمات انگلیسی چیست؟ حقوق به معنای انگلیسی. حقوق چه در زبان عثمانی بود. حقوق به چه معنی است ترکی. واژه نامه انگلیسی عثمانی. فارسی انگلیسی فرهنگ لغت حقوق
hukuk ~ حقوق güncel sözlüklerde anlamı:
HUKUK ::: (Hakk. C.) Haklar. * İnsanın cemiyet hayatında riâyet etmesi lâzım gelen kaideler, esaslar, yâni; şer'i ve adli hükümler. Haklıyı haksızdan ayıran kaideler. * Şeriat kitablarında yazılı olan haklar, kanunlar ve kaideler. * Üniversitenin hukuk tahsili yaptıran kısmı. * Hukuk Fakültesi.
hukuk ::: (a. i. hakk'ın c.) : 1) haklar. 2) hakikatler. 3) kanunların verdiği haklar. 4) hâkim ve avukat yetiştiren mektep. İlm-i hukuk : hukuk bilgisi.
hukuk-i cezaiyye ::: ceza hukuku.
hukuk-i düvel ::: devletler umûmî hukuku.
hukuk-i emiriyye ::: huk. [eskiden]- ıstılah olarak dar bir mânâda- memleket arazîsinden alınan öşür.
hukuk-i esâsiyye encümeni ::: tar. Türkiye Cumhûrieti'nin kurulmasına esas teşkîl edecek teşkîlât-ı esâsiyye kanunu lâyihasını hazırlamakla görevlendirilen encümen.
hukuk-i ibâd ::: insan hukuku.
hukuk-i kadime ::: eskiden beri olan tanışıklık.
hukuk-i medeniyye ::: medenî hukuk, fr. droits civits.
hukuk-i milel ::: milletler arası hukuk, fr. droit international.
hukuk-i mevzua ::: konulmuş kanunların meydana getirdiği hukuk.
hukuk-ı mücerrede ::: huk. [eskiden] mülkten mücerret olan haklar, [mürur ve şüf'a hakları gibi].
hukuk-i müfrede ::: huk. [eskiden], (bkz. : hukuk-ı mücerrede).
hukuk-i siyâsiyye ::: memleket idaresini ve halkın hakkını tanıyan hükümlerin hepsi, fr. droit politique.
hukuk-i şahsiye ::: şahsın, kişinin hukuku.
hukuk-i tabîiyye ::: insanların yaradılıştan sahip oldukları hukuk, fr. droits naturels
hukuk-ı teâmüliyye ::: memleketin ahlâkını, âdetlerini belirten örf.
hukuk-ı zevciyyet ::: huk. [eskiden] kan ile kocanın yekdiğerine karşı hâiz oldukları haklar.
hukuk ::: haklar, haklarla ilgili ilim.
Hukuk :::
- Toplumu düzenleyen ve devletin yaptırım gücünü belirleyen yasaların bütünü, tüze
Örnek: Hukuk daima âdetlerin peşinden gider, önüne geçmez. P. Safa - Bu yasaları konu alan bilim
Örnek: Kaldı ki, böyle bir hareket, milletlerarası hukuka taban tabana zıttı. Y. K. Karaosmanoğlu Beş okka şekeri tam on gün idare ettik. A. Gündüz - Yasaların ceza ile ilgili olmayıp alacak verecek vb. davaları ilgilendiren bölümü.
- Haklar.
- Ahbaplık, dostluk.
hukuk ::: haklar , hukuk
hukuk ::: hukuk
hukuk ::: haklar
Hukuk ::: İçtimai hayat nizamının muhafaza ve idamesi için cemiyet azası sıfatiyle fertlerle fertler, veya cemiyetle -yani devletle- fertler, yahut muhtelif devletler arasındaki münasebetleri tanzim eden usul ve kaidelerdir.
hukuk ::: hak
HUKUK :::