Çağdaş Sözlük

hafi ~ حفی

Redhouse Sözlüğü - hafi ~ حفی maddesi. Sayfa: 793 - Sira: 30

1880 yılı, Redhouse Türkçe İngilizce sözlüğü hafi - حفی ingilizce anlamı, حفی - hafi osmanlıca ne demek. İngilizce osmanlıca sözlükte حفی - hafi kelimesi nasıl geçiyor. hafi osmanlıca nasıl yazılır. hafi nedir, hafi ne demek arapca yazılışı.

حفی means in Ottoman Turkish. What does that mean in the Ottoman language حفی. حفی attoman turkish I mean, حفی What is the meaning of the word, what does it mean in turkish حفی, Ottoman Turkish English Dictionary

حفی ما هي الكلمات الإنجليزية تعني؟ حفی تعني باللغة الإنجليزية. حفی ماذا يعني في اللغة العثمانية. حفی ماذا يعني التركي. العثماني قاموس اللغة الإنكليزية. قاموس اللغة الإنجليزية حفی

حفی چه کلمات انگلیسی چیست؟ حفی به معنای انگلیسی. حفی چه در زبان عثمانی بود. حفی به چه معنی است ترکی. واژه نامه انگلیسی عثمانی. فارسی انگلیسی فرهنگ لغت حفی

hafi ~ حفی güncel sözlüklerde anlamı:

HAFi ::: Yalın ayak yürüyen veya koşan. * Çok ikram eden insan. İnsanı güler yüzle karşılayan.

HAFi ::: Gizli. Açıkta olmayan. Saklı. * Fık: Sigasından dolayı değil, bir ârızadan dolayı mânası kapalı kalan lafız.

hâfî ::: (a. s.) : 1) çok ikram eden; insanı güler yüzle karşılıyan [adam]. 2) yalınayak yürüyen, koşan [adam].

hafî ::: (a. s. hafâ'dan. c. : hafiyyât) : gizli, saklı.

hafiyy ü celî ::: gizli ve aşikâr.

hafi ::: (a. i.) : 1) kederlenme, tasalanma. 2) toplanma, toplantı, (bkz. : hafle).

hafî ::: gizli, saklı.

HAFi ::: 1. Usûl-i fıkıh ilminde, mânâsı açık olduğu hâlde söyleyenin maksadını ifâde etme husûsunda kapalı, gizli söz.

"Kâtil mîrâsçı olamaz" hadîs-i şerîfinde kâtil lafzı hafîdir. Bu kelimenin, kasten bilerek adam öldürenin mîrâsçı olamıyacağı husûsunda mânâsı açık olduğu hâlde, hatâ ile öldürenin de bu hükmün altına girip girmediği husûsunda kapalıdır. Bu kapalılık sebebiyle âlimler bu konuda farklı hükümler bildirmişlerdir. (Serahsî)

Mâide sûresinin otuz sekizinci âyet-i kerîmesinde hırsıza verilecek cezâdan bahsedilmektedir. Âyet-i kerîmedeki sârık (hırsız) kelimesi hafîdir. Çünkü tarrâr (yankesici) ve nebbâşı (kefen soyucuyu) da içerisine aldığı hususunda kapalıdır. Bunun için, âlimler, âyet-i kerîmede hırsıza verilecek cezânın, yankesiciye de verileceğinde sözbirliği ettikleri halde, kefen soyucu hakkında ihtilâf etmişler, farklı hükümler bildirmişlerdir. (Serahsî, Molla Hüsrev)

2. Tasavvufta âlem-i kebîrdeki beş latîfeden biri.

Kalb, rûh, sır, hafî ve ahfâ latîfelerinin asılları, kökleri âlem-i kebîrdedir. İnsanın dışındaki varlıklara "âlem-i kebîr" denir. (İmâm-ı Rabbânî)

Hafî okunacak yerde cehrî (açık), cehrî okunacak yerde hafî okunursa secde-i sehiv lâzım olur. (Halebî)

Hafi :::


  1. Gizli, saklı.

hâfî ::: gizli , saklı , yalınayak koşan

hafi ::: gizli , yalın ayak yürüyen veya koşan , çok ikram eden insan , insanı güler yüzle karşılayan

hâfî ::: ‬yalınayak koşan

hafî ::: ‬gizli

hâfî ::: (a. s.) 1) çok ikram eden; insanı güler yüzle karşılıyan [adam]. 2) yalınayak yürüyen, koşan [adam].

hafi ::: (a. i.) 1) kederlenme, tasalanma. 2) toplanma, toplantı, (bkz. : hafle).

hafi ::: gizli, saklı

HAFÎ :::

Gizli. Açıkta olmayan. Saklı. * Fık: Sigasından dolayı değil, bir ârızadan dolayı mânası kapalı kalan lafız

HAFİ :::

Yalın ayak yürüyen veya koşan. * Çok ikram eden insan. İnsanı güler yüzle karşılayan