ceza ~ جزا
Redhouse Sözlüğü - ceza ~ جزا maddesi. Sayfa: 657 - Sira: 23
1880 yılı, Redhouse Türkçe İngilizce sözlüğü ceza - جزا ingilizce anlamı, جزا - ceza osmanlıca ne demek. İngilizce osmanlıca sözlükte جزا - ceza kelimesi nasıl geçiyor. ceza osmanlıca nasıl yazılır. ceza nedir, ceza ne demek arapca yazılışı.
جزا means in Ottoman Turkish. What does that mean in the Ottoman language جزا. جزا attoman turkish I mean, جزا What is the meaning of the word, what does it mean in turkish جزا, Ottoman Turkish English Dictionary
جزا ما هي الكلمات الإنجليزية تعني؟ جزا تعني باللغة الإنجليزية. جزا ماذا يعني في اللغة العثمانية. جزا ماذا يعني التركي. العثماني قاموس اللغة الإنكليزية. قاموس اللغة الإنجليزية جزا
جزا چه کلمات انگلیسی چیست؟ جزا به معنای انگلیسی. جزا چه در زبان عثمانی بود. جزا به چه معنی است ترکی. واژه نامه انگلیسی عثمانی. فارسی انگلیسی فرهنگ لغت جزا
ceza ~ جزا güncel sözlüklerde anlamı:
CEZA ::: Karşılık, mukabil, ivaz. Cürüm veya günâh işleyenlere verilen azab. * Gr: Şart cümlelerinde ikinci kısım. (Bak: Şart)
ceza ::: (a. i.) : 1) ceza, karşılık [iyi eyâ kötü], azap.
cezâ-yi amel ::: işlenen bir şeyin görülen fenalığı.
cezâ-yi nakdî ::: para cezası.
cezâ-yi seza ::: lâyık olan ceza.
cezâ-yi Sinimmâr ::: Sinimmâr'ın gördüğü ceza [daha güzelini yapmasın diye, yaptığı binanın üzerinden atılarak öldürül- müştür]. 2) gr. şart cümlesinde bulunan ikinci kısım : ["haber verirseniz ben de gelirim" cümlesindeki : "haber verirseniz = şart, ben de gelirim = cezadır"].
cezâ ::: suça karşılık verilen acı.
CEZa ::: Allahü teâlâ âyet-i kerîmelerde meâlen buyurdu ki:
İyiliğin cezâsı ancak iyiliktir. (Tâatleri yapıp, günah olan şeyleri terk etmenin karşılığı pekçok sevâbdır.) (Rahman sûresi: 60)
Kim bir hayırlı ve güzel amelle (işle) gelirse, ona, on misli sevâb verilir. Kim de bir günâh ile gelirse (eğer af olunmazsa), ona ancak misli ile (günâhı kadarla) cezâ edilir. Onlar (sevapları noksanlaştırılmak veya cezâları artırılmak sûretiyle) haksızlığa uğratılmaz. (En'âm sûresi: 160)
Allahü teâlâ onlara zulmetmez. Onlar kendilerine zulmedip, ağır cezâları hak ettiler. (Nahl sûresi: 33)
Allahü teâlâ müslüman olmayanlara namaz kılmasını, oruç tutmasını emretmemiştir. Bunlar, Allahü teâlânın emirlerini almakla (kabûl etmekle) şereflenmemişlerdir. Namaz kılmadığı, oruç tutmadığı için bunlara cezâ verilmez. Bunlar yalnız küfrün (îmânsızlığın) cezâsı olan Cehennem'i hak etmişlerdir. (Abdülganî Nablüsî)
Cezâ suçun büyüklüğüne göre değişir. Suç küçük olur ve suçlu boynunu büküp yalvarırsa, bu suç dünyâ dertleriyle affolunabilir. Fakat, suç büyük, ağır olur ve suçlu inatçı olup saygısızlıkta bulunursa, bunun cezâsı âhirette sonsuz ve çok acı olmak lâzım gelir. (Ahmed Fârûkî)
Gördüğünüz her musîbet ve felâket, kızgınlığın, zulüm ve haksızlık etmenin cezâsıdır. (Abdülhakîm Arvâsî)
Hâşâ zulmetmez kuluna Hüdâsı,
Herkesin çektiği kendi cezâsı.
(Muhammed Sıddîk bin Saîd)
CEZa ::: Allahü teâlâ âyet-i kerîmelerde meâlen buyurdu ki:
İyiliğin cezâsı ancak iyiliktir. (Tâatleri yapıp, günah olan şeyleri terk etmenin karşılığı pekçok sevâbdır.) (Rahman sûresi: 60)
Kim bir hayırlı ve güzel amelle (işle) gelirse, ona, on misli sevâb verilir. Kim de bir günâh ile gelirse (eğer af olunmazsa), ona ancak misli ile (günâhı kadarla) cezâ edilir. Onlar (sevapları noksanlaştırılmak veya cezâları artırılmak sûretiyle) haksızlığa uğratılmaz. (En'âm sûresi: 160)
Allahü teâlâ onlara zulmetmez. Onlar kendilerine zulmedip, ağır cezâları hak ettiler. (Nahl sûresi: 33)
Allahü teâlâ müslüman olmayanlara namaz kılmasını, oruç tutmasını emretmemiştir. Bunlar, Allahü teâlânın emirlerini almakla (kabûl etmekle) şereflenmemişlerdir. Namaz kılmadığı, oruç tutmadığı için bunlara cezâ verilmez. Bunlar yalnız küfrün (îmânsızlığın) cezâsı olan Cehennem'i hak etmişlerdir. (Abdülganî Nablüsî)
Cezâ suçun büyüklüğüne göre değişir. Suç küçük olur ve suçlu boynunu büküp yalvarırsa, bu suç dünyâ dertleriyle affolunabilir. Fakat, suç büyük, ağır olur ve suçlu inatçı olup saygısızlıkta bulunursa, bunun cezâsı âhirette sonsuz ve çok acı olmak lâzım gelir. (Ahmed Fârûkî)
Gördüğünüz her musîbet ve felâket, kızgınlığın, zulüm ve haksızlık etmenin cezâsıdır. (Abdülhakîm Arvâsî)
Hâşâ zulmetmez kuluna Hüdâsı,
Herkesin çektiği kendi cezâsı.
(Muhammed Sıddîk bin Saîd)
Ceza :::
- Uygunsuz davranışlarda bulunanlara uygulanan üzüntü, sıkıntı, acı verici işlem veya yaptırım.
- Suç işleyen bir kimsenin yaşantısına, özgürlüğüne, mallarına, onuruna karşı yasaların öngördüğü yaptırım
Örnek: ... kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamaz. Anayasa - Suç işleyen bir kimsenin yaşantısına, özgürlüğüne, mallarına, onuruna karşı devletin koyduğu sınırlama.
cezâ ::: karşılık , ceza
cezâ ::: karşılık
cezâ ::: ceza
Ceza ::: Suç işleyen kişilerin karşılaşacakları tepkidir,yani kanunun suç işleyen kimseye uygulanmasını öngördüğü müeyyidedir.
Ceza ::: Suç işleyen kişilerin karşılaşacakları tepkidir,yani kanunun suç işleyen kimseye uygulanmasını öngördüğü müeyyidedir.
ceza ::: müeyyide, yaptırım
ceza :::
CEZA :::