Çağdaş Sözlük

cam ~ جام

Redhouse Sözlüğü - cam ~ جام maddesi. Sayfa: 636 - Sira: 13

1880 yılı, Redhouse Türkçe İngilizce sözlüğü cam - جام ingilizce anlamı, جام - cam osmanlıca ne demek. İngilizce osmanlıca sözlükte جام - cam kelimesi nasıl geçiyor. cam osmanlıca nasıl yazılır. cam nedir, cam ne demek arapca yazılışı.

جام means in Ottoman Turkish. What does that mean in the Ottoman language جام. جام attoman turkish I mean, جام What is the meaning of the word, what does it mean in turkish جام, Ottoman Turkish English Dictionary

جام ما هي الكلمات الإنجليزية تعني؟ جام تعني باللغة الإنجليزية. جام ماذا يعني في اللغة العثمانية. جام ماذا يعني التركي. العثماني قاموس اللغة الإنكليزية. قاموس اللغة الإنجليزية جام

جام چه کلمات انگلیسی چیست؟ جام به معنای انگلیسی. جام چه در زبان عثمانی بود. جام به چه معنی است ترکی. واژه نامه انگلیسی عثمانی. فارسی انگلیسی فرهنگ لغت جام

cam ~ جام güncel sözlüklerde anlamı:

CAM ::: f. Cam, şişe, bardak, sırça.

"); câm ::: (f. i.) : 1) sırça, cam; bardak, kadeh, şişe ve toprak cinsinden şarap kadehi, [kelimenin Arapça cemi "câmât" dır].

câm-ı âteş-fâm ::: ateş renkli kadeh.

câm-ı avş ::: hayat kadehi, zevk ve safa kadehi.

câm-ı cem ::: Şark mitolojisinde, şarabın îcatçısı sayılan "Cem" in sihirli kadehi; şarap.

câm-ı cihân-nümâ ::: cihanı gösteren kadeh, içinde dünyâyı seyrettiren kadeh.

câm-ı fena ::: (fânilik kadehi) : ölüm.

câtn-ı gevheri ::: 1) Billur Kadeh; 2) sevgilinin dudağı

câm-ı gül-fâm ::: (gülrengi kadeh) : kırmızı şarap.

câm-ı ikbâl ::: dünya ululuğu kadehi, şarabı.

câm-ı leb ::: (dudak kadehi) : kırmızı şarapla dolu bir kadehe benziyen dudak.

câm-ı memlû ::: dolu kadeh.

câm-ı merg ::: ölüm kadehi.

câm-ı minâreng ::: açıkmâvi renk kadeh.

câm-ı seher ::: Güneş, (bkz. : câme-i seher).

câm-ı sîm ::: sevgilinin çenesi.

câm-ı şehriyârî ::: büyük kadeh.

câm-ı şîr ::: sütlü meme.

câm-ı tehî ::: boş kadeh.

câm-ı zerrin ::: (altın kadeh) : beyaz şarap. 2) (h. i.) Horasan'da bir kasaba. 3) kendilerini Çemşit sülâlesinden sayan Sent ve Kişmir hâkimlerinden bir kısmının lâkabı. 4) tas. Allah âşığının yüreği.

Cam :::


  1. Soda veya potas katılmış silisli kumun ateşte eritilmesiyle yapılan sert, saydam ve çabuk kırılır cisim.

  2. Tümü veya bir bölümü bu maddeden yapılmış, sırça
    Örnek: Tıraşa başlarken biri büyük, biri küçük iki örtü alırdı, cam dolabından. N. Cumalı

  3. Pencere
    Örnek: Camın önündeki masaların hemen arkasındaki yere oturup kalıyorum. S. F. Abasıyanık

  4. Kadeh, içki.

  5. bk. hücre yapışma molekülleri, kalmodulin

câm ::: şişe , kadeh , cam

câm ::: ‬kadeh

câm ::: şişe

câm ::: cam

câm ::: (f. i.) 1) sırça, cam; bardak, kadeh, şişe ve toprak cinsinden şarap kadehi, [kelimenin Arapça cemi

cam ::: içki, kadeh, pencere, şişe

CAM :::

f. Cam, şişe, bardak, sırça