ihtisas ~ اختصاص
Redhouse Sözlüğü - ihtisas ~ اختصاص maddesi. Sayfa: 42 - Sira: 25
1880 yılı, Redhouse Türkçe İngilizce sözlüğü ihtisas - اختصاص ingilizce anlamı, اختصاص - ihtisas osmanlıca ne demek. İngilizce osmanlıca sözlükte اختصاص - ihtisas kelimesi nasıl geçiyor. ihtisas osmanlıca nasıl yazılır. ihtisas nedir, ihtisas ne demek arapca yazılışı.
اختصاص means in Ottoman Turkish. What does that mean in the Ottoman language اختصاص. اختصاص attoman turkish I mean, اختصاص What is the meaning of the word, what does it mean in turkish اختصاص, Ottoman Turkish English Dictionary
اختصاص ما هي الكلمات الإنجليزية تعني؟ اختصاص تعني باللغة الإنجليزية. اختصاص ماذا يعني في اللغة العثمانية. اختصاص ماذا يعني التركي. العثماني قاموس اللغة الإنكليزية. قاموس اللغة الإنجليزية اختصاص
اختصاص چه کلمات انگلیسی چیست؟ اختصاص به معنای انگلیسی. اختصاص چه در زبان عثمانی بود. اختصاص به چه معنی است ترکی. واژه نامه انگلیسی عثمانی. فارسی انگلیسی فرهنگ لغت اختصاص
ihtisas ~ اختصاص güncel sözlüklerde anlamı:
iHTiSAS ::: (Husus. dan) Kendine mahsus kılmak. Bir kimsenin dünyevi veya uhrevi, Kur'âni, İslâmi, imâni bir mesleğe, fen veya san'ata hasr-ı mesâi etmesi; yalnız onunla meşgul olması. (Bu metot insanı muvaffakiyete eriştiren en birinci ve en büyük bir âmildir. Bir kimse yaktığı bir meş'aleyi parlatabilmesi ve bâkileştirebilmesi için o meş'alenin, o nurun pervanesi olması gerekir.) Zübeyir Gündüzalp (R.Aleyh)* Gr: Mütekellim veya muhatab zamiri olan mübtedanın haberinin hükmünü bir isme âit (mahsus) kılma. Bu isim zamiri tâkibeder.(Bir fennin veya bir san'atın medar-ı münakaşa olmuş bir mes'elesinde, o fennin ve o san'atın hâricindeki adamlar ne kadar büyük ve âlim ve san'atkâr da olsalar, sözleri onda geçmez. Hükümleri hüccet olmaz; o fennin icmâ-i ulemâsına dâhil sayılmazlar. Meselâ; büyük bir mühendisin, bir hastalığın keşfinde ve tedavisinde bir küçük tabib kadar hükmü geçmez. Ve bilhassa, maddiyatta çok tevaggul eden ve gittikçe maneviyattan tebaud eden ve nura karşı gabileşen ve kabalaşan ve aklı gözüne inen en büyük bir feylesofun münkirâne sözü maneviyatta nazara alınmaz ve kıymetsizdir.Acaba yerde iken arş-ı azamı temaşa eden, hârika bir dehâ-yı kudsî sahibi olan ve doksan sene maneviyatta terakki edip çalışan ve hakaik-i imaniyeyi ilmelyakîn, aynelyakîn hattâ hakkalyakîn suretinde keşfeden Şeyh Geylâni (K.S.) gibi yüzbinler ehl-i hakikatın ittifak ettikleri tevhidî ve kudsî ve manevî mes'elelerde, maddiyatın en dağınık ve kesretin en cüz'î teferruatına dalan ve sersemleşen ve boğulan feylesofların sözleri kaç para eder ve inkârları ve itirazları, gök gürültüsüne karşı sivrisineğin sesi gibi sönük olmaz mı? Ş.)
iHTiSAS ::: Hissetmek. Sezmek. Duymak. Duygulanmak. Hislenmek.
ihtisas ::: (a. i. hiss'den. c. ihtislsât) : 1) hissetme, duyma. 2) duygulanma. [Fransızcadaki "sensation ve sentiment" kelimelerini karşılar; yapıca yanlış bir kelimedir]
ihtisas ::: (a. i. husûs'dan) : bir ilim veya san'at üzerinde fazla çalışarak onda derinleşmiş olma, * uzmanlık, [ihtisas etmek : kendine mahsus kılmak]
ihtisas ::: (a. i.) : saman ve kuru ot biriktirme.
ihtisas ::: hissetme, duyumsama.
ihtisas ::: uzmanlık.
İhtisas :::
- Duygu.
- Duygulanma.
- Uzmanlık, uzmanlaşma
Örnek: Doktor ihtisasını bitirecek, beni alacak diye bekler. M. Ş. Esendal
ihtisâs ::: uzmanlık
ihtisâs ::: uzmanlık
İhtisas ::: Uzmanlık, uzmanlaşma.
ihtisas ::: (a. i. hiss'den. c. ihtislsât) 1) hissetme, duyma. 2) duygulanma. [Fransızcadaki
ihtisas ::: (a. i. husûs'dan) bir ilim veya san'at üzerinde fazla çalışarak onda derinleşmiş olma, * uzmanlık, [ihtisas etmek : kendine mahsus kılmak]
ihtisas ::: (a. i.) saman ve kuru ot biriktirme.
ihtisas ::: branş, dal, duygu
İHTİSAS :::