Çağdaş Sözlük

ecr ~ اجرا

Redhouse Sözlüğü - ecr ~ اجرا maddesi. Sayfa: 28 - Sira: 16

1880 yılı, Redhouse Türkçe İngilizce sözlüğü ecr - اجرا ingilizce anlamı, اجرا - ecr osmanlıca ne demek. İngilizce osmanlıca sözlükte اجرا - ecr kelimesi nasıl geçiyor. ecr osmanlıca nasıl yazılır. ecr nedir, ecr ne demek arapca yazılışı.

اجرا means in Ottoman Turkish. What does that mean in the Ottoman language اجرا. اجرا attoman turkish I mean, اجرا What is the meaning of the word, what does it mean in turkish اجرا, Ottoman Turkish English Dictionary

اجرا ما هي الكلمات الإنجليزية تعني؟ اجرا تعني باللغة الإنجليزية. اجرا ماذا يعني في اللغة العثمانية. اجرا ماذا يعني التركي. العثماني قاموس اللغة الإنكليزية. قاموس اللغة الإنجليزية اجرا

اجرا چه کلمات انگلیسی چیست؟ اجرا به معنای انگلیسی. اجرا چه در زبان عثمانی بود. اجرا به چه معنی است ترکی. واژه نامه انگلیسی عثمانی. فارسی انگلیسی فرهنگ لغت اجرا

ecr ~ اجرا güncel sözlüklerde anlamı:

ECR ::: (C.: Ücur) Bir iş, bir hizmet mukabilinde verilen şey. * Ahirete aid mükâfat, hayır ceza. * Ücret, mukabil, karşılık. Sevab. * Tıb: Kırılan bir uzvun sarılması.

ecr ::: (a. i. c. : ücûr) : 1) bir iş, hizmet karşılığında verilen şey. 2) ahrete Sit mükâfat, sevap. 3) ücret.

ecr-i misi ::: huk. 1) bir malın kullanılmasından doğan menfaatin para ölçüleriyle takdiri, [kira bedeli tâyin edilmeden bir yerin kiralanması hâlinde vasıf, mevki ve kullanma tarzı bakımlarından kiralanan vere benziyen yerlerin kira bedelleri o yerin de ecr-i misl'idir]. 2) bîgaraz ehl-i vukufun takdîr ettiği ücret.

ecr-i müsemmâ ::: mukavele ve pazarlıkla kararlaştırılan ücret, [aylığı yirmi liradan hizmetçi tutmak veya yıllığı beş yüz liradan bir ev kiralamak nibii.

ecr ::: ücret, karşılık.

icrâ ::: yapma , yürütme , yerine getirme , yerine getirmek

ecr ::: ücret , karşılık , ödül

ecr ::: ‬ödül

ecr ::: ücret

icrâ ::: ‬yürütme

icrâ ::: yapma

icrâ ::: yerine getirme

icrâ ::: yapılma

icrâ ::: yerine getirilme

icrâ ::: yürütülme

ECR :::

(C.: Ücur) Bir iş, bir hizmet mukabilinde verilen şey. * Ahirete aid mükâfat, hayır ceza. * Ücret, mukabil, karşılık. Sevab. * Tıb: Kırılan bir uzvun sarılması