isar ~ اعصار
Redhouse Sözlüğü - isar ~ اعصار maddesi. Sayfa: 143 - Sira: 18
1880 yılı, Redhouse Türkçe İngilizce sözlüğü isar - اعصار ingilizce anlamı, اعصار - isar osmanlıca ne demek. İngilizce osmanlıca sözlükte اعصار - isar kelimesi nasıl geçiyor. isar osmanlıca nasıl yazılır. isar nedir, isar ne demek arapca yazılışı.
اعصار means in Ottoman Turkish. What does that mean in the Ottoman language اعصار. اعصار attoman turkish I mean, اعصار What is the meaning of the word, what does it mean in turkish اعصار, Ottoman Turkish English Dictionary
اعصار ما هي الكلمات الإنجليزية تعني؟ اعصار تعني باللغة الإنجليزية. اعصار ماذا يعني في اللغة العثمانية. اعصار ماذا يعني التركي. العثماني قاموس اللغة الإنكليزية. قاموس اللغة الإنجليزية اعصار
اعصار چه کلمات انگلیسی چیست؟ اعصار به معنای انگلیسی. اعصار چه در زبان عثمانی بود. اعصار به چه معنی است ترکی. واژه نامه انگلیسی عثمانی. فارسی انگلیسی فرهنگ لغت اعصار
isar ~ اعصار güncel sözlüklerde anlamı:
iSAR ::: Kendisi muhtaç olduğu halde başkasına nimet vermek, cömertlik, ikrâm. * İhtiyar etmek. * Yumuşatmak. * Dökmek, serpmek. Saçmak.(...Sahabelerin, sena-i Kur'aniyeye mazhar olan "İsar hasletini" kendine rehber etmek, yâni hediye ve sadakanın kabulünde başkasını kendine tercih etmek; ve hizmet-i diniyenin mukabilinde gelen menfaat-ı maddiyeyi istemeden ve kalben taleb etmeden, sırf bir ihsan-ı İlâhî bilerek, nâsdan minnet almıyarak ve hizmet-i diniyenin mukabilinde de almamaktır.(Çünki hizmet-i diniyenin mukabilinde dünyada bir şey istenilmemeli ki ihlâs kaçmasın. Çendan hakları var ki, ümmet onların maişetlerini temin etsin. Hem zekâta da müstehaktırlar. Fakat bu istenilmez; belki verilir. Verildiği vakitte, hizmetimin ücretidir denilmez. Mümkün olduğu kadar kanaatkârane başka ehil ve daha müstehak olanların nefsini kendi nefsine tercih etmek $ sırrına mazhariyetle, bu müdhiş tehlikeden kurtulup ihlâsı kazanabilir... L.)
iSAR ::: Sargı, bağ. * Esirlik, kölelik.
iSAR ::: Keçinin memesine takılan torba, kese.
iSAR ::: Zengin, maldâr olmak; gani olmak.
a'sâr ::: (a. i. asr'ın c.) : yüzyıllar.
a'sâr-ı sâlife ::: geçmiş asırlar, yüzyıllar.
isâr ::: (a. i.) : 1) bağ, sargı. 2) esirlik. kayd-ı isâr : esirlik bağı.
îsâr ::: (a. i.) : 1) ikram; bahşiş 2) cömertlikle verme. 3) dökme, saçma, serpme. 4) kendi muhtaç olduğu halde bahşiş verme.
i'sâr ::: (a. i.) : 1) ikindi zamanında bulunma. 2) kız, gelin olma çağına gelme. 3) kasırga.
isâr ::: (a. i.) : keçi memesine takılan kese, torba.
îsâr ::: kendisi muhtaç olduğu hâlde başkasına verme ahlâkı.
iSaR ::: İnsana lâzım olan şeylerde îsâr yapılır. Kurbet ve ibâdetlerde îsâr yapılmaz. Meselâ tahâretlenecek kadar suyu, setr-i avret edecek kadar örtüsü olan, bunları kendi kullanır. Muhtâc olana vermez. (İbn-i Nüceym Mısrî)
Resûlullah'ın Eshâbının hâli cömerdlikten öte, îsâr idi. (İmâm-ı Rabbânî)
Kerem ve ihsân sâhiblerinin âdeti, îsâr etmektir. (İmâm-ı Rabbânî)
Îsârın en güzel örneği, Peygamber efendimizin mübârek sohbetinde yetişen Eshâb-ı kirâmda görülmüştür. Eshâb-ı kirâmdan Huzeyfe hazretleri şöyle anlatmıştır: "Yermük savaşında yaralılar arasında amcamın oğlunu arıyordum. Yanımda biraz su vardı. Onu buldum, su ister misin deyince, isterim dedi. Tam suyu vereceğim sırada biraz ilerden bir yaralı "Su!" diye inledi. Amcamın oğlu îsâr edip suyu ona götürmem için işâret etti. Gittim baktım ki, Hişâm bin Âs. Suyu tam ona vereceğim zaman biraz ilerden bir başka yaralı; "Su!" diye feryâd etti. Hişâm bin Âs da îsâr edip suyu ona götürmem için işâret etti. Bu sefer suyu ona vermek için yanına gittim. Yanına varıncaya kadar vefât etti. Hişâm'ın yanına geri döndüm. O da vefât etmiş! Amcamın oğlunun yanına koştum, onu da vefât etmiş buldum. Su elimde kaldı. Allahü teâlâ hepsine rahmet etsin. (İmâm-ı Gazâlî)
îsâr ::: muhtaç olduğu halde başkasını nefsine tercih etme , kendisi muhtaç olduğu halde başkasına verme ahlakı
â'sâr ::: asırlar , yüz yıllar
isar ::: kendisi muhtaç olduğu halde başkasına nimet vermek , cömertlik , ikram , ihtiyar etmek , yumuşatmak , dökmek , serpmek , saçmak , sargı , bağ , esirlik , kölelik , keçinin memesine takılan torba , kese , zengin , maldar olmak; gani olmak
a’sâr ::: yüz yıllar
isâr ::: (a. i.) 1) bağ, sargı. 2) esirlik. kayd-ı isâr : esirlik bağı.
îsâr ::: (a. i.) 1) ikram; bahşiş 2) cömertlikle verme. 3) dökme, saçma, serpme. 4) kendi muhtaç olduğu halde bahşiş verme.
i'sâr ::: (a. i.) 1) ikindi zamanında bulunma. 2) kız, gelin olma çağına gelme. 3) kasırga.
isâr ::: (a. i.) keçi memesine takılan kese, torba.
İSAR :::