Çağdaş Sözlük

vekalet ~ وكالت

Redhouse Sözlüğü - vekalet ~ وكالت maddesi. Sayfa: 2147 - Sira: 10

1880 yılı, Redhouse Türkçe İngilizce sözlüğü vekalet - وكالت ingilizce anlamı, وكالت - vekalet osmanlıca ne demek. İngilizce osmanlıca sözlükte وكالت - vekalet kelimesi nasıl geçiyor. vekalet osmanlıca nasıl yazılır. vekalet nedir, vekalet ne demek arapca yazılışı.

وكالت means in Ottoman Turkish. What does that mean in the Ottoman language وكالت. وكالت attoman turkish I mean, وكالت What is the meaning of the word, what does it mean in turkish وكالت, Ottoman Turkish English Dictionary

وكالت ما هي الكلمات الإنجليزية تعني؟ وكالت تعني باللغة الإنجليزية. وكالت ماذا يعني في اللغة العثمانية. وكالت ماذا يعني التركي. العثماني قاموس اللغة الإنكليزية. قاموس اللغة الإنجليزية وكالت

وكالت چه کلمات انگلیسی چیست؟ وكالت به معنای انگلیسی. وكالت چه در زبان عثمانی بود. وكالت به چه معنی است ترکی. واژه نامه انگلیسی عثمانی. فارسی انگلیسی فرهنگ لغت وكالت

vekalet ~ وكالت güncel sözlüklerde anlamı:

VEKaLET ::: Vekillik. Birisinin nâmına iş görme. Kendi nâmına hareket etme salâhiyetini başkasına verme. Nezâret, bakanlık. * Vekilin vazife gördüğü bina.

vekâlet ::: (a. i.) : 1) vekillik, başkasının işini görmiye me'mur olma. 2) biri, başkasını kendi yerine geçirme. 3) birinin yerini tutma. 4) nezâret, bakanlık. 5) vekilin vazîfe gördüğü bina. Da'vâ vekâleti : avukatlık. Ders vekâleti : Şeyhislam kapısında öğretim işleriyle uğraşan dâire [imparatorluk zamânında-1.

vekâlet fi-d-nâm ::: huk. nefis hakkında vuku bulan bir cinayeti ispat için muddeî ve mü'ddeâaleyh tarafından bir kimseye verilmiş olan vekâlet.

vekâlet-i devriyye ::: bir başkasına devredilecek, yânî bir başkasını vekîl edecek şekilde birine vekîl olma, her azl edildikçe yenilenen vekâlet.

vekâlet-i hümâyûn ::: tar. pâdişâhların nikâhlı haremleri ile hasekilerin yahut müstefrişelerin çocuk doğurmaları

vekâlet-i muallaha ::: huk. [eskiden] şarta muallak olan vekâlet, [meselâ : "filân tacir buraya gelirse benim şu ineğimi satmak üzere seni vekil ettim" gibi]

vekâlet-i mukayyede ::: huk. bir kayıt ile mukayyet olan vekâlet [meselâ : "şu saatimi bin kuruşa satmıya seni vekil ettim" gibi]

vekâlet-i mutlaka ::: 1) sadrazamlık [Osmanlı im-paratorluğu'nda-] . 2) bir kayıt ile mukayyet olmıyan vekâlet; "şu kadar liraya sat" demek gibi bir kayıtla bağlı olmıyan vekâlet.

vekâlet-i muzâfa ::: huk. bir vakte muzâf olan vekâlet, [mseelâ : "nisan ayında benim hayvanlarımı satmıya seni vekîl ettim" gibi]

vekâlet-i umûmiyye ::: bir kimsenin umûmî vekilliğini üzerine alma.

vekâlet-i uzmâ ::: sadrazamlık (başvekâlet).

vekâlet ::: vekillik, bakanlık.

VEKaLET ::: Vekâlet, îcâb ve kabûl ile olur. Yâni müvekkilin seni vekil yaptım ve vekilin de kabul ettim sözleri ve yazıları ile olur. (Ali Haydar Efendi)

vekâlet ::: vekillik , bakanlık

vekâlet ::: ‬vekillik

vekâlet ::: bakanlık

vekâlet ::: avukatlık

vekâlet ::: Vekillikte bulunma, birisini temsil etme. Başkası nâm ve hesabına bir sözleşmeyle temsil eden kimse. Bakanlık, nâzırlık, icra organında görev alan ve belli işleri yürüten kişinin makamı. Bk md. 386 vd.

vekâlet ::: bakanlık, nazırlık

VEKÂLET :::

Vekillik. Birisinin nâmına iş görme. Kendi nâmına hareket etme salâhiyetini başkasına verme. Nezâret, bakanlık. * Vekilin vazife gördüğü bina