vesile ~ وسیله
Redhouse Sözlüğü - vesile ~ وسیله maddesi. Sayfa: 2137 - Sira: 32

1880 yılı, Redhouse Türkçe İngilizce sözlüğü vesile - وسیله ingilizce anlamı, وسیله - vesile osmanlıca ne demek. İngilizce osmanlıca sözlükte وسیله - vesile kelimesi nasıl geçiyor. vesile osmanlıca nasıl yazılır. vesile nedir, vesile ne demek arapca yazılışı.
وسیله means in Ottoman Turkish. What does that mean in the Ottoman language وسیله. وسیله attoman turkish I mean, وسیله What is the meaning of the word, what does it mean in turkish وسیله, Ottoman Turkish English Dictionary
وسیله ما هي الكلمات الإنجليزية تعني؟ وسیله تعني باللغة الإنجليزية. وسیله ماذا يعني في اللغة العثمانية. وسیله ماذا يعني التركي. العثماني قاموس اللغة الإنكليزية. قاموس اللغة الإنجليزية وسیله
وسیله چه کلمات انگلیسی چیست؟ وسیله به معنای انگلیسی. وسیله چه در زبان عثمانی بود. وسیله به چه معنی است ترکی. واژه نامه انگلیسی عثمانی. فارسی انگلیسی فرهنگ لغت وسیله
vesile ~ وسیله güncel sözlüklerde anlamı:
VESiLE ::: (Vâsile) Bahane, sebeb. * Fırsat. * Elverişli durum. * Vasıta. Yol. * Pâye, rütbe. * Baba. * Kurbiyet. * Kendisi ile başkasına yaklaşılan şey. * Cennet'te bir menzil adı. (El-Vesiletü menziletün fi-l Cenneti hadis-i şerifi bunu te'yid ediyor.)
vesile ::: (a. i. c. : vesâil) : 1) yol, vâsıta. 2) bahane, sebep. 3) fırsat, elverişli vaziyet. Bîlâ-vesile, Bî-vesîle : ortada bir sebep ve bahane yok iken.
vesîle-i cemile-i hasene ::: güzel sebep, güzel fırsat.
vesîle-i sa'y ::: çalışma vesîlesi.
vesile ::: yol, hedefe ulaştıran şey.
VESiLE ::: Allahü teâlâ, âyet-i kerîmelerde meâlen buyuruyor ki:
Ey îmân edenler! Allahü teâlâdan korkunuz! O'na yaklaşmak için vesîle arayınız! (Mâide sûresi: 35)
Hazret-i Ömer, kuraklık sebebiyle kıtlık olduğu zaman, Resûlullah efendimizin amcası hazret-i Abbâs'ı vesîle ederek; "Allah'ım! Biz kıtlığa düştüğümüz zaman, Resûlullah'ı vesîle ettiğimizde, sen bize yağmur verirdin. Şimdi Resûlullah'ın amcasını vesîle ediyoruz, bize yağmur ver" der, Allahü teâlâ da onların bu dileklerini kabûl edip, yağmur verirdi. (Enes bin Mâlik)
Duânın kabûl olması için; Peygamberleri ve sâlih (makbûl, kıymetli) kulları vesîle etmelidir. (İbn-ül-Cezerî)
İbâdetler, duâlar, mübârek zâtlar, Allahü teâlânın rızâsına kavuşmak için hep vesîledirler. (Senâullah Dehlevî)
Vesile :::
- Sebep, bahane
- Elverişli durum, fırsat
Örnek: Muhasebeci, yerden temennalar, gevrek kahkahalar arasında bir vesile ile, kuru üzümden iki çekilmiş yirmi iki grado sert rakısını methetti. R. H. Karay
vesile ::: yol
vesîle ::: bahane , sebep
vesîle ::: sebep
vesîle ::: bahane
vesîle ::: yol
vesile ::: anahtar, bahane, fırsat, münasebet, sebep
VESİLE :::