Çağdaş Sözlük

vech ~ وجه

Redhouse Sözlüğü - vech ~ وجه maddesi. Sayfa: 2129 - Sira: 31

1880 yılı, Redhouse Türkçe İngilizce sözlüğü vech - وجه ingilizce anlamı, وجه - vech osmanlıca ne demek. İngilizce osmanlıca sözlükte وجه - vech kelimesi nasıl geçiyor. vech osmanlıca nasıl yazılır. vech nedir, vech ne demek arapca yazılışı.

وجه means in Ottoman Turkish. What does that mean in the Ottoman language وجه. وجه attoman turkish I mean, وجه What is the meaning of the word, what does it mean in turkish وجه, Ottoman Turkish English Dictionary

وجه ما هي الكلمات الإنجليزية تعني؟ وجه تعني باللغة الإنجليزية. وجه ماذا يعني في اللغة العثمانية. وجه ماذا يعني التركي. العثماني قاموس اللغة الإنكليزية. قاموس اللغة الإنجليزية وجه

وجه چه کلمات انگلیسی چیست؟ وجه به معنای انگلیسی. وجه چه در زبان عثمانی بود. وجه به چه معنی است ترکی. واژه نامه انگلیسی عثمانی. فارسی انگلیسی فرهنگ لغت وجه

vech ~ وجه güncel sözlüklerde anlamı:

VECH ::: (Vecih) Yüz, çehre, surat. * Tarz, üslub. * Her şeyin karşısına gelen ve karşısında olan. Satıh. Ön. Alın. Cephe. * Tarih. * Suret. * Sebeb. * Bir şeyin nefsi ve zatı. * Semt. Cihet. * Münasebet.

vech ::: (a. i. c. : vücûh) : 1) yüz, surat, çehre. 2) üst, satıh, düz, yüz.

vech-iil-arz ::: yer yüzü. 3) ön, alın. (bkz. : ceb-he). 4) üslûp, tarz. 5) sebep, vesîle, münâsebet. 6) vâsıta.

vech-i ahar ::: başka sebepten.

vech-i ahsen ::: en iyi yol.

vech-i arazbar ::: müz. Türk müziğinde bir mürekkep makamdır. Kemânî Hızır Ağa tarafından terkîbedilmiş olduğuna göre iki asırlıktır. Tanbûrî Irak'ın devr-i kebîr peşrevi ile saz semaisi, Ahmet Aija'nın hafif bestesi ile ağır aksak semaîsi ve bir ağır düyek şarkı, balıkçı Hafız Ef. nin ağır aksak şarkısı makama misaldir. Vech-i arazbar, arazbar makamının ilk iki dizisi olan yegâh'da beyâtî ve çârgâh'da rast beşlisi ile segah dörtlüsünden ibarettir. Donanımına "si" ve "mi" koma bemolleri yazılır. Yegâh'da beyâtî için "si" bekar ve "si" küçük mücenneb bemolü nota içerisinde kullanılır. Segâ dörtlüsü ile segah perdesinde durur. Güçlüsü, terkibind

vech-i hüseynî ::: müz. hüseynî aşîran makamına bâzı eski eserlerde (meselâ muraclnâme'de) verilen isimdir.

vech-i mülâhaza ::: nokta-i nazar, fr. point de vue. Min vechin : bir bakımdan. vech-i maişet : geçim vasıtası.

vech-i pûselik ::: müz. Türk müziğinin bir kaç asırlık bir mürekkep makamı olup zamanımıza kalmış numunesi yoktur.

vech-i şebek ::: ed. teşbihin dört rüknünden biri olup müşebbehün-bih ile müşebbeh arasında müşterek olan ma'nevî emir. [meselâ : "şu bağ cennet gibidir" cümlesindeki bağ müşebbeh, cennet müşebbehün-bih olup aralarındaki müşterek olan ma'nevî emir de : "letafet, zînet" dir]

vech-i şehnaz ::: müz. Türk müziğinde bir mürekkep makamdır. Sûz-i dil, şehnaz, eviç ve araban makamlarından veya bu makamların muhtelif dizi parçalarından ibaret karışık bir mürekkeptir. Dügâh (lâ) perdesinde kalır. A. A. Konuk'un kâr-ı nâtık'ının 52 numaralı ağır düyek parçası makama misâldir.

vech-ül-hakk ::: tas. her şeyin hakikati.

vech ::: vecih, yüz, tarz, ön, alın, sebep, ilgi.

vecih ::: yüz , yön

vech ::: yüz , tarz , alın , ön , sebep , çehre , surat , üslub , satıh , cephe , ilgi , münasebet

vech ::: ‬yüz

vech ::: sebep

vech ::: ilgi

vech ::: münasebet

vech ::: vasıta

vech ::: yüzey

VECH :::

(Vecih) Yüz, çehre, surat. * Tarz, üslub. * Her şeyin karşısına gelen ve karşısında olan. Satıh. Ön. Alın. Cephe. * Tarih. * Suret. * Sebeb. * Bir şeyin nefsi ve zatı. * Semt. Cihet. * Münasebet