Çağdaş Sözlük

nezaret ~ نزارت

Redhouse Sözlüğü - nezaret ~ نزارت maddesi. Sayfa: 2078 - Sira: 12

1880 yılı, Redhouse Türkçe İngilizce sözlüğü nezaret - نزارت ingilizce anlamı, نزارت - nezaret osmanlıca ne demek. İngilizce osmanlıca sözlükte نزارت - nezaret kelimesi nasıl geçiyor. nezaret osmanlıca nasıl yazılır. nezaret nedir, nezaret ne demek arapca yazılışı.

نزارت means in Ottoman Turkish. What does that mean in the Ottoman language نزارت. نزارت attoman turkish I mean, نزارت What is the meaning of the word, what does it mean in turkish نزارت, Ottoman Turkish English Dictionary

نزارت ما هي الكلمات الإنجليزية تعني؟ نزارت تعني باللغة الإنجليزية. نزارت ماذا يعني في اللغة العثمانية. نزارت ماذا يعني التركي. العثماني قاموس اللغة الإنكليزية. قاموس اللغة الإنجليزية نزارت

نزارت چه کلمات انگلیسی چیست؟ نزارت به معنای انگلیسی. نزارت چه در زبان عثمانی بود. نزارت به چه معنی است ترکی. واژه نامه انگلیسی عثمانی. فارسی انگلیسی فرهنگ لغت نزارت

nezaret ~ نزارت güncel sözlüklerde anlamı:

NEZARET ::: (Nedâret) Tazelik. Parlaklık. Letafet.

nezâret ::: (a. i.) : tazelik, parlaklık, (bkz. : letafet, nedâret, taravet).

nezâret ::: (a. i. nazar'dan) : 1) bakma, akış, etrafı görme, seyir, (bkz. : manzara). 2) gözetme, gözden geçirme. 3) idare; reislik. 4) nazırlık, vekillik.

nezaret ::: bakma, gözetme.

Nezaret :::


  1. Bakma, gözetme, gözetim.

  2. Gözaltı.

  3. Bakanlık.

  4. Görü.

  5. Nezarethane

  6. gözetim. ~ makamı: gözetim katı, gözetim orunu.

nezâret ::: gözetme , nazırlık

nezâret ::: ‬nazırlık

nezâret ::: gözetme

nezâret ::: (a. i.) tazelik, parlaklık, (bkz. : letafet, nedâret, taravet).

nezâret ::: (a. i. nazar'dan) 1) bakma, akış, etrafı görme, seyir, (bkz. : manzara). 2) gözetme, gözden geçirme. 3) idare; reislik. 4) nazırlık, vekillik.

Nezaret ::: Denetim; gözetim; bakanlık

Nezaret ::: Denetim; gözetim; bakanlık

nezaret ::: bakanlık, kontrol, murakabe

nezaret :::

denetim; gözetim; bakanlık

NEZARET :::

NEZARET
\n
(Nedâret) Tazelik. Parlaklık. Letafet
\n--------\n
NEZARET{ (T)
\n
(Nazar. dan) Bakmak, seyir, bakış. * Nâzırlık etmek. Göz etmek. * Tenezzüh. * Reislik. * Vekillik, nâzırlık, bakanlık