münafık ~ منافق
Redhouse Sözlüğü - münafık ~ منافق maddesi. Sayfa: 1985 - Sira: 47
1880 yılı, Redhouse Türkçe İngilizce sözlüğü münafık - منافق ingilizce anlamı, منافق - münafık osmanlıca ne demek. İngilizce osmanlıca sözlükte منافق - münafık kelimesi nasıl geçiyor. münafık osmanlıca nasıl yazılır. münafık nedir, münafık ne demek arapca yazılışı.
منافق means in Ottoman Turkish. What does that mean in the Ottoman language منافق. منافق attoman turkish I mean, منافق What is the meaning of the word, what does it mean in turkish منافق, Ottoman Turkish English Dictionary
منافق ما هي الكلمات الإنجليزية تعني؟ منافق تعني باللغة الإنجليزية. منافق ماذا يعني في اللغة العثمانية. منافق ماذا يعني التركي. العثماني قاموس اللغة الإنكليزية. قاموس اللغة الإنجليزية منافق
منافق چه کلمات انگلیسی چیست؟ منافق به معنای انگلیسی. منافق چه در زبان عثمانی بود. منافق به چه معنی است ترکی. واژه نامه انگلیسی عثمانی. فارسی انگلیسی فرهنگ لغت منافق
münafık ~ منافق güncel sözlüklerde anlamı:
MüNAFIK ::: İki yüzlü, araya nifak sokan. Fitnekâr. * Ahdini bozan, yalan söyleyen, hıyanet eden. * Görünüşte müslüman olup hakikatte kâfir ve düşman olan.("Münafık öldükten so a namazı kılınmaz" meâlindeki âyet, o zamandaki ihbar-ı İlâhî ile bilinen kat'i münafıklar demektir. Yoksa zan ile, şüphe ile münafık deyip namaz kılmamak olmaz. Mâdem "Lâ ilahe illallah" der, ehl-i kıbledir. Sarih küfür söylemese veyahut tevbe etse, namazı kılınabilir...Münafık itikadsızdır, kalbsizdir ve vicdansızdır. Peygamber (A.S.M.) aleyhindedir. R.N.)
münafık ::: (a. s. nifâk'dan. c. : münâfıkîn) : 1) nifak sokan, ikiyüzlülük eden, iki yüzlü, (bkz. : mürâî). 2) Hz. Muhammed (Aleyhisselâm) zamanında, kâfirlikte devam ettiği halde kendisini Müslüman gösteren.
münâfık ::: iki yüzlü, fitneci, görünüşte Müslüman gerçekte kâfir.
MüNaFIK ::: Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyuruyor ki:
Ey münâfıklar! Allahü teâlâ sizi kendi hâlinize bırakmaz. Hâlis mü'minleri münâfıklardan ayırır. (Âl-i İmrân sûresi: 179)
Dört şey münâfıklık alâmetidir: Emânet olunana hıyânet etmek, yalan söylemek, vâdini bozmak ve ahdine vefâ göstermemek (verdiği sözde durmamak) ve mahkemede doğruyu söylememek. (Hadîs-i şerîf-Buhârî)
Münâfık, iki sürü arasında bulunan bir koyun gibidir ki, o, bir defâ bu sürüye, diğer defâ öbür sürüye katılır. (Hadîs-i şerîf-Sülûk-ül-Ulemâ)
Ey Allah'ım! Ben, münâfıklıktan, şikâktan (tefrikadan) ve kötü ahlâktan sana sığınırım. (Hadîs-i şerîf-Sülûk-ül-Ulemâ)
Münâfıkın alâmeti üçtür. Yalnız olduğu zaman tembeldir. Yanında birisi olduğu zaman çalışkandır. Bütün işlerinde övülmeyi çok sever. (Vehb bin Münebbih)
Mescide giren münâfıklar, kafesteki serçe kuşlarına benzer. Kafesin kapısı açılır açılmaz uçarlar, kaçarlar. (İmâm-ı Mâlik)
Münâfık, İslâmiyet'ten bahseder, fakat onunla amel etmez ve ona uymaz. (Huzeyfet-ül-Yemânî)
Münafık :::
- Arabozan.
- Dinî kurallara inanmadığı hâlde inanmış gibi görünen.
münâfık ::: iki yüzlü
münafık ::: ikiyüzlü
münafık ::: nifak sokucu
münafık ::: (a. s. nifâk'dan. c. : münâfıkîn) 1) nifak sokan, ikiyüzlülük eden, iki yüzlü, (bkz. : mürâî). 2) Hz. Muhammed (Aleyhisselâm) zamanında, kâfirlikte devam ettiği halde kendisini Müslüman gösteren.
MÜNAFIK :::