Çağdaş Sözlük

musibet ~ مصيبت

Redhouse Sözlüğü - musibet ~ مصيبت maddesi. Sayfa: 1882 - Sira: 11

1880 yılı, Redhouse Türkçe İngilizce sözlüğü musibet - مصيبت ingilizce anlamı, مصيبت - musibet osmanlıca ne demek. İngilizce osmanlıca sözlükte مصيبت - musibet kelimesi nasıl geçiyor. musibet osmanlıca nasıl yazılır. musibet nedir, musibet ne demek arapca yazılışı.

مصيبت means in Ottoman Turkish. What does that mean in the Ottoman language مصيبت. مصيبت attoman turkish I mean, مصيبت What is the meaning of the word, what does it mean in turkish مصيبت, Ottoman Turkish English Dictionary

مصيبت ما هي الكلمات الإنجليزية تعني؟ مصيبت تعني باللغة الإنجليزية. مصيبت ماذا يعني في اللغة العثمانية. مصيبت ماذا يعني التركي. العثماني قاموس اللغة الإنكليزية. قاموس اللغة الإنجليزية مصيبت

مصيبت چه کلمات انگلیسی چیست؟ مصيبت به معنای انگلیسی. مصيبت چه در زبان عثمانی بود. مصيبت به چه معنی است ترکی. واژه نامه انگلیسی عثمانی. فارسی انگلیسی فرهنگ لغت مصيبت

musibet ~ مصيبت güncel sözlüklerde anlamı:

MUSiBET ::: Afet. Belâ. Felâket. Hastalık. Dert.(Merayı tecavüz eden koyun sürüsünü çevirtmek için çobanın attığı taşlara musâb olan bir koyun, lisan-ı hâliyle: "Biz çobanın emri altındayız. O bizden daha ziyâde fâidemizi düşünür. Mâdem onun rızâsı yoktur, dönelim." diye kendisi döner, sürü de döner.Ey nefis! Sen o koyundan fazla âsi ve dâll değilsin. Kaderden sana atılan bir musibet taşına mâruz kaldığın zaman $ söyle ve merci-i hakikiye dön, imana gel, mükedder olma. O seni senden daha ziyade düşünür. M.N.)

Musibet ::: (a. i. c. : mesâib) : 1) felâket, ansızın gelen belâ, sıkıntı. 2) mec. uğursuz.

musîbet ::: başa gelen acı verici olay.

MUSiBET ::: Allahü teâlâ âyet-i kerîmelerde meâlen buyurdu ki:

Ey insan! Sana gelen her iyilik, Allahü teâlânın ihsânı olarak, nîmeti olarak gelmektedir. Her dert ve musîbet de kötülüklerine karşılık gelmektedir. Hepsini yaratan, gönderen Allahü teâlâdır. (Nisâ sûresi: 79)

Size gelen belâlar, musîbetler, kabahatlerinizin, günâhlarınızın cezâsıdır. Bununla berâber, Allahü teâlâ bir çoğunu da affederek musîbete mârûz (karşı) bırakmaz. (Şûrâ sûresi: 30)

Kullarımdan herhangi birine; bedeninde, malında veya evlâdında bir musîbet verdiğim zaman bu musîbeti sabr-ı cemîl (güzelce sabrederek) karşılarsa, kıyâmet günü onun için mîzân kurmak ve defter açmaktan (hesaptan) hayâ ederim. (Hadîs-i kudsî-İhyâ)

Bir kimseye musîbet erişince; "İnnâ lillâh ve innâ ileyhi râciûn" desin. Allahü teâlâ o kulun duâsını kabûl eder. (Hadîs-i şerîf-Kimyây-ı Seâdet)

Mü'minin ahlâkı; zenginlikte iktisad, genişlikte şükür, belâ ve musîbet zamânında sabırdır. Musîbete sabreden, ecir (mükâfât) ve sevâba kavuşur. (Sehl bin Abdullah)

Musîbet birdir. Musîbetin geldiği kişi feryâd eder, ağlayıp sızlarsa, musîbet iki olur.Biri musîbet, diğeri sevâbın gitmesi. Bu musîbet öncekinden daha büyüktür. (Abdullah bin Mübârek)

Musîbete feryâd eden, Allahü teâlâya karşı gelmiş olur. Feryâd etmek, ağlayıp sızlamak belâ ve musîbeti geri çevirmez. (Şakîk-i Belhî)

Gördüğünüz her musîbet ve felâket, kızgınlığın, zulüm ve haksızlık etmenin cezâsıdır. (Abdülhakîm Arvâsî)

Musibet :::


  1. Ansızın gelen felaket, sıkıntı veren şey
    Örnek: Bir musibet bin nasihatten yeğdir. Atasözü

  2. Uğursuz.

musîbet ::: bela , afet , felaket , hastalık , dert

musibet ::: felaket , ansızın gelen bela , uğursuz

musîbet ::: ‬bela

musîbet ::: şirret

musîbet ::: uğursuz

Musibet ::: (a. i. c. : mesâib) 1) felâket, ansızın gelen belâ, sıkıntı. 2) mec. uğursuz.

musibet ::: fecaat

MUSÎBET :::

Afet. Belâ. Felâket. Hastalık. Dert.(Merayı tecavüz eden koyun sürüsünü çevirtmek için çobanın attığı taşlara musâb olan bir koyun, lisan-ı hâliyle: "Biz çobanın emri altındayız. O bizden daha ziyâde fâidemizi düşünür. Mâdem onun rızâsı yoktur, dönelim." diye kendisi döner, sürü de döner.Ey nefis! Sen o koyundan fazla âsi ve dâll değilsin. Kaderden sana atılan bir musibet taşına mâruz kaldığın zaman $ söyle ve merci-i hakikiye dön, imana gel, mükedder olma. O seni senden daha ziyade düşünür. M.N.)